| Belli ki daha büyük bir plânı engellemeyelim diye bir ön hazırlıktı. | Open Subtitles | من الواضح أنّها الخطوة الأولى لمخطط أكبر، شيء سنوقفه. |
| Lisede Belli ki popüler olmayan kız konuştu. | Open Subtitles | هذا قول الفتاة التي من الواضح أنّها لم تكن شعبيّة بالمدرسة |
| Meseleyi açmak istemiyor Belli ki. | Open Subtitles | من الواضح أنّها لا تُريد التحدّث في ذلك. |
| Belli ki aklı başında değil. | Open Subtitles | أتعلم، من الواضح أنّها مجنونة. |
| Bunun da benim için yazıldığı aşikâr. | Open Subtitles | التي أيضاً من الواضح أنّها كتبت من أجلي،. |
| Belli ki, onu hızlandıran bir bubi tuzağı kurmuş ve ardından gelen alev ve paniği kullanarak sahte banknotlarla birlikte oradan uzaklaştı. | Open Subtitles | من الواضح أنّها فخخته بواسطة مسرّع للإشتعال... ثم إستغلال النار والذعر لإستبدال النقود المزورة. |
| Belli ki gideceği yeri biliyor. | Open Subtitles | من الواضح أنّها تعرف إلى أين هي ذاهبة |
| Belli ki sorun mantar değilmiş. | Open Subtitles | من الواضح أنّها ليست الفطريات |
| Koltuğun altındaydı. Belli ki Hixton'a ait. | Open Subtitles | تحت المقعد الأمامي من الواضح أنّها تخصّ (هيكسون) |
| Koku konusunda haklısın Tony ama Belli ki Judy boya örneklerini kast etmiş. | Open Subtitles | أنا أقر لك بأمر الرائحة يا (طوني)، لكن من الواضح أنّها تسأل عن عينات الطلاء. |
| Benim için yazıldığı aşikâr. | Open Subtitles | التي من الواضح أنّها كتبت من أجلي، |
| Benim olduğum aşikâr. | Open Subtitles | من الواضح أنّها أنا. |