| Cynthia Breazeal: Kismet insanlarla bu şekilde konuşmayı bilmeyen yada yeni öğrenen bir çocuk gibi iletişim kurdu, bu ona çok uygundu çünkü o Türünün gerçekten de ilk örneğiydi. | TED | و هكذا كيسميت تفاعل مع الناس مثل طفل لا يستطيع الكلام بعد و افترض ان ذلك كان مناسبا لانه كان فعلا الاول من نوعه |
| Oregon'daki Türünün ilk yasal izniydi bu. | TED | كان هذا التصريح الأول من نوعه في أوريغون. |
| Einstein da, evet, yani, Einstein'ın -- o Einstein, Türünün tek örneği, eşsiz. | TED | وآينشتاين، حسنًا، آينشتاين هو آينشتاين. إنه فريد من نوعه. |
| Bert Cooper özellikle sizinle çalışmanın eşsiz bir keyif olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يقول بيرت كوبر بأنه سرور فريد من نوعه جرّاء العمل معك |
| Sanguinem desimilus, sanguinem generis finatus. | Open Subtitles | Sanguinem desimilus، sanguinem من نوعه finatus. |
| Nasıl eşsiz bir genç adam olduğunu biricik aşkı, sevgili karısı Holly'ye bırakmak üzere tasarladığı kül kutusundan anlayabilmek mümkün. | Open Subtitles | لقد كان شاب فريد من نوعه كما ترون هذه الجرة التي صممها من أجل حب حياااته زوجته ، هوليْ |
| Gerçekten Kendine has, iç karartıcı gibi, ha? | Open Subtitles | إنه مكان فريد من نوعه يسبب الإكتئاب الشديد |
| Domino, muhteşem Avery Barkley'le tanışmanı istiyorum. | Open Subtitles | دومينو, اريدك بأن تقابل الوحيد والفريد من نوعه ايفري باركلي |
| Kendi Türünün tek örneği olmasının getirdiği kusurlarla doludur. | TED | فهو ينبثق عن قوانين البراعة النابعة من شيء يعتبر الاول من نوعه. |
| Eğer bu şey Türünün ilk örneği ise nasıl hamile olabilir? | Open Subtitles | لا أفهم ذلك إذا كان الأول من نوعه ، كيف يمكن أن يحمل ؟ ألا يحتاج إلى زوج ؟ |
| Türünün son örneği bir kulübe, hala normal kullanımda. | Open Subtitles | أنه الكشك الأخير من نوعه ما زال يمارس العملية المنتظمة |
| Türünün son örneği bir kulübe, hala normal kullanımda. | Open Subtitles | أنه الكشك الأخير من نوعه ما زال يمارس العملية المنتظمة |
| Efendilerine karşı çıkan Türünün ilk örneği. | Open Subtitles | لانه كان الأول من نوعه الذى يرفع صوته ضد سادته |
| Lütfen en sıcak merhabanızla karşılayın, Türünün tek örneği... | Open Subtitles | أرجوكم أعطوا أدفأ ترحيب ، للفريد من نوعه |
| eşsiz birşeyi, sonrası için bir konuşma konusunu olarak belirlemelisiniz. | Open Subtitles | عليك أن تلحظ أمراً فريداً من نوعه كموضوع نقاش لمابعد |
| Karım eşsiz bir soydan geliyor. Aslında bunu dersimde de anlatacağım. | Open Subtitles | نسب زوجتي فريد من نوعه تماماً كنت أريد مناقشته فعلاً بالصف |
| Sanguinem desimilus, sanguinem generis finatus. | Open Subtitles | Sanguinem desimilus، sanguinem من نوعه finatus. |
| Senin biricik ve tek amcan Rudolf, komadaki. | Open Subtitles | عمك الوحيد من نوعه (رودلف يرقد هناك فى غيبوبة |
| - Kendine has stili var sevdim. - Evet. Duyuyor musun, Jimmy? | Open Subtitles | لديه نمط فريد من نوعه, يعجبنى هذا نعم, هل تسمع هذا, جيمي ؟ |
| Efendim. - Bu bizim muhteşem kesme ve parlatma mekânımız. 6 saat içinde her şey bitmiş oluyor. | Open Subtitles | سيدي هذا قسم صقل وتقطيع فريد من نوعه - ينتهي العمال في الساعة السادسة |
| Yani, 2,7 milyarlık bir proje koruyucu ve önleyici tıp çağını vaadediyordu, benzersiz genetik yapıya dayanarak. | TED | وكما تعلمون، مشروع 2.7 مليار دولار وعد بعصر من الطب التنبؤي والوقائي بناءً على تركيبنا الجيني الفريد من نوعه. |