| Ama tanrının, gemi mürettebatının maaşlarını düzenlediğini ya da mutemete görevini öğrettiğini hiç duymadım. | Open Subtitles | ولكني لم أسمع قط أنه هو من يقرر رواتب طاقمها، ولا أنه يرشد من يصرف الرواتب بأداء مهامه |
| Özel Harekat Komutanlığı'ndaki görevini bıraktı. Avukatını istedi. | Open Subtitles | أعفي من مهامه في قيادة العمليات الخاصة المشتركة واستعان بمحاميه |
| Onun ayak işlerini yapıyor ona para kazandırıyor bir parçasınını alıyor ve teşekkürler bayım diyorduk. | Open Subtitles | وكنا ندير مهامه ونصنع نقوده ونأخذ القليل |
| Zalim bir hükümdarın zalim bir devlete ihtiyacı vardır bu yüzden 1 milyon küçük zalimi işe alır her biri de işlerini profesyonelce ve pişmanlık duymadan yaparlar çünkü suç 1 milyona bölününce hiç kimse suçlunun kim olduğunu hatırlamayacaktır. | Open Subtitles | الطاغية يحتاج مدينة طغاة حتي يجند مليون طاغية صغير كل واحد منهم ينفذ مهامه بإحترافية وبدون ندم لأن أحداً لن يتذكر أبداً أي جزء من ملايين الجرائم |
| Çok gizli görevleri olduğunu söylüyordu. Daha çok şey anlatmak istiyordu ama beni tehlikeye sokmak istemedi. | Open Subtitles | كان يقول أن مهامه في غاية الاهمية والخطورة ولم يكن يرد تعريضي للخطر |
| Görevlerine gerçekten bağlı olması dışında. | Open Subtitles | ما عدا أنه ينهمك كثيرًا في مهامه |
| Ortalama bir insan, günde 74 kez e-posta kontrolü yapıyor ve günde 566 kez bilgisayardaki görevlerini değiştiriyor. | TED | معدل اطلاع الإنسان على إيميله هو 74 مرة في اليوم ويتنقّل في مهامه على الكمبيوتر 566 مرة في اليوم. |
| Nomura büyükelçilik görevini devraldığında farklılıkları giderme konusunda ümitliydim. | Open Subtitles | ، عندما استلم "نوماره" مهامه كسفير كان عندى أمل أن ، تحل خلافاتنا |
| Darkseid'ın kalesine doğru gidicem. Herkes görevini biliyor. | Open Subtitles | جميعنا سينتقل إلى خططه في قلعة ( دارك سايد ), الكل يعرف مهامه. |
| Martin Wallace, diğer adıyla Son Beşli yani bunlar Cenevre Sözleşmesini kırmak için kadınları, çocukları ve görevini tamamlamak için kimi öldürmesi gerekiyorsa öldürmeye yetkisi olan kişi. | Open Subtitles | (مارتن واليس)، أو كما يطلقون عليه،" الخماسيالأخير". مما يعني، أنلديهالسلطةلخرق"معاهدةجنيف"... أي قتل النساء والأطفال أي شىء من أجل أنجاز مهامه. |
| Ayrıca pis işlerini kiralık adamlara yaptıracak tipte de biri. Evet öyle. Üstelik kredi kartı da kabul etmezler. | Open Subtitles | الذي يقوم بتعيين أشخاص لتنفيذ مهامه القذرة - أجل , إنه كذلك - |
| Onun ayak işlerini yapmak da bana düşüyor. | Open Subtitles | لذا وقع عليّ تأدية كل مهامه الوسخة |
| Ayak işlerini yapıyorduk.. | Open Subtitles | وكنا ندير مهامه |
| Onun görevleri yaşamsaldır. | Open Subtitles | و التي مهامه على وجه الخصوص قاتلة |
| görevleri arasında ordu cerrahına yardım etmek de varmış. | Open Subtitles | و من ضمن مهامه كان يعمل كجراح ميداني |
| görevleri arasında ordu cerrahına yardım etmek de varmış. | Open Subtitles | و من ضمن مهامه كان يعمل كجراح ميداني |
| Görevlerine devam etti. | Open Subtitles | استأنف مهامه. |
| Savaş çıktıktan sonra Sophie, ulusal güç için istemeyerek çalıştı ve Hans, Münih'de tıp fakültesine giderken ordu görevlerini üstlenmek zorunda kaldı. | TED | بعد اندلاع الحرب، عملت صوفي مكرهةً للمصلحة الوطنيّة، وكان على هانز أن يتولّى مهامه العسكريّة بينما كان يرتاد كلية الطب في ميونخ. |