| Olmuyor. Bu durum, durmadan araştırma yapmaya devam etme hevesimi kırdı. | TED | هذا الامر جعلني اعزف عن مواصلة البحث ثم البحث ثم البحث | 
| Siz çocuklar devam edin. Dün yaptığımız çalışmalara başlayın. biraz sonra geliyorum. | Open Subtitles | هيّا يا فتيات، عليكم مواصلة تمارين التي تدربتم عليها البارحة، سأوفيكم هُناك. | 
| Dinle,.. ...bu şey için bir tedavi bulana dek çalışmaya devam edeceğiz. | Open Subtitles | اسمع , نحن ذاهبون الى مواصلة العمل حتى نجد علاج لهذا الامر. | 
| Ayılar kuş uykusuna rahat yatacak tabii Pasifik somonları destansı göçlerini, doğanın muazzam olaylarından birini, devam ettirebildikleri sürece. | Open Subtitles | تبيت الدببة بيسر كلّ عام طالما كان سلمون المحيط الهاديء قادراً على مواصلة رحلته الملاحمية إحدى أعظم أحداث الطبيعة | 
| Beni dinle, bir şeyler duydun. Onu duyduğuna inanmaya devam etmelisin. | Open Subtitles | أصغي إليّ، قد سمعتِ شيئاً بالفعل، عليكِ مواصلة الاعتقاد بأنّكِ سمعتِه | 
| devam etmeyi kabul etmesinin tek sebebi benim. İyiyim ben, gerçekten. | Open Subtitles | فالسبب الوحيد لموافقته مواصلة هذا الأمر هو أنا، إني بخير، حقاً | 
| Güzel, çünkü bu zırvalığa daha ne kadar devam edebilirim bilmiyorum. | Open Subtitles | نعـم، جيّـد لأنّي لا أعلم لأيّ مـدى سأستطيع مواصلة هذه الحزورة | 
| İşte tam olarak bu sebepten dolayı araştırmaya devam etmeliyiz. | Open Subtitles | ولهذا على وجه التحديد, لماذا نحن بحاجة إلى مواصلة التحقيق | 
| Bu oyuna daha fazla devam etmemizin manası yok Bayan Donati. | Open Subtitles | لا نحتاج إلى مواصلة هذا التظاهر لفترة أطول، يا آنسة دوناتي | 
| Ya küçük bir kız gibi davranmaya devam et... ilk tanıştığımız daki gibi. | Open Subtitles | و الآن، بإمكانك مواصلة التصرّف كفتاة صغيرة كما كنتِ حين تقابلنا للمرّة الأولى | 
| Ve herkes onun gelip günü kurtarmasını beklerken yalan söylemeye devam edemem. | Open Subtitles | ولا تمكنني مواصلة الكذب وأنا أعلم أنّ الجميع ينتظر ظهورها لإنقاذ الموقف. | 
| Ve yerleri temizleyip ailenin karnını doyurmaya devam edebilmen için teftiş sırasında her yerin pırıl pırıl göründüğünden emin olmanı tavsiye ederim. | Open Subtitles | وإذا أردت مواصلة تنظيف الأرضيه و تطعم عائلتك أقترح عليك بأن تفعل كل مالديك لكي تتأكد من أن هذا المكان يبدو رائع | 
| Çalışmaya devam edebilmeniz için sizinle ilgileniyordu. Bizim gibi insanları kimse anlamaz. | Open Subtitles | لقد إعتنت بك حتى تستطيع مواصلة العمل، لا أحد يفهم أشخاصا مثلنا. | 
| Francis eski davaları devam ettirmek istemiyor. Bunu kanıtlamamız için bir şans verin. | Open Subtitles | فرانسيس لا يرغب في مواصلة المعارك القديمة ، ف أعطنا فرصة لاثبات ذلك | 
| Geleceğimizi hapse kapattıktan sonra işbirliğinin devam edeceğini mi sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تتوقعين مواصلة التحالف بعد أن ألقيت مستقبلنا في السجن؟ | 
| Başka bir yerde hikâyemize devam edebilmek için dönüşüm geçiririz. | Open Subtitles | نحن نتحول حتى نتمكن من مواصلة قصتنا في مكان آخر | 
| Eve gidip Frankie'yi almak ve ilerlemeye devam etmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد العودة إلى المنزل، والحصول على فرانكي، ومجرد مواصلة التحرك. | 
| Gidip işimi yapabilir miyim yoksa saçma saçma konuşmaya devam mı edeceksin? | Open Subtitles | لذا، هل يمكنني أن أذهب وأنجز عملي أو تودين مواصلة حديث الهراء؟ | 
| Sanırım Artık senin için endişelenmeyeceğim ve kendi yoluma gidebileceğim. | Open Subtitles | أعتقد بأنى لن أنزعج بشأنك وأني قادرة على مواصلة حياتى | 
| sürekli özür dilediğim için özür dilerim ama bunu halletmem gerek. | Open Subtitles | أنا آسف على مواصلة إعتذاري، لكن يجبُ عليّ أن أتولى هذا. | 
| Senin durumuna gelince, nehirde ticaret yapmak istiyorsan, belgelerinin olması gerek. | Open Subtitles | وفيما يتعلق الوضع الخاص بك، إذا كنت ترغب في مواصلة التفاوض في النهر، ويجب أن يكون لديك وثائق. | 
| savaşı sürdürmek. | Open Subtitles | لأنّه مِن واجبنا مواصلة التحرّك، ومواصلة القتال. | 
| Seni saygısızca "hey" ya da "sen" diye çağırmayı sürdüremem. | Open Subtitles | لذا لا أستطيع مواصلة معاملتك بقلة احترام او انا اقول هاي أو هناك | 
| - Bak, bu şekilde ortaya çıkmayı sürdüremezsin. | Open Subtitles | اسمع , لا يمكنك مواصلة الظهور بهذه الطريقة |