| Hem ayaktaki hem de gövdedeki kan olay yerinde de bulundu. | Open Subtitles | الدماء من كلتا القدمين والجذع كانوا حاضرين في ذات موقع الجريمة |
| Aynı zamanda olay yerinde bulunan bıçak ile uyuşan 17 yara saydım. | Open Subtitles | وايضاً أحصيت حوالي 17 طعنة حدثت نتيجة سكين وجدناها في موقع الجريمة |
| olay yerinden aldığımız örnekle uyuşacak mı bakalım. | Open Subtitles | دعنا نرى إن كان بإمكاننا مطابقتها مع العينه الموجودة قي موقع الجريمة |
| Bu not, üç gün sonra Olay yeri araştırılırken bulundu. | Open Subtitles | تلك الملاحظة وجدت بعد ثلاث أيام من معاينة موقع الجريمة |
| Olay yerini boşaltır, yazılanları uygular, delilleri toplarız. | Open Subtitles | لقد فتحناها في موقع الجريمة ورفعنا البصمات ، والدلائل العالقة |
| olay yerine dönmek artık ona yetmiyor, oranın bir parçası olması gerekiyor. Dedektif! | Open Subtitles | لم يعد يكتفي بإعادة زيارة موقع الجريمة يحتاج إلى أن يكون جزءاً منها |
| Tom, suç mahalline giriş iznimiz var. | Open Subtitles | توم لدينا تصريح بالدخول الى موقع الجريمة |
| Ajan White, sizinkilerin, olay yerinin güvenliğini sağlamalarını istedi. | Open Subtitles | العميل الأبيض يريد رجالك هناك لتأمين موقع الجريمة في أقرب فرصة ممكنة |
| Bana mı öyle geliyor yoksa bu suç mahallinde bir tuhaflık mı var? | Open Subtitles | هل أنا أتوهم ذلك أم ثمّة أمر مريب بشأن موقع الجريمة هذا ؟ |
| Garip olan şu ki hiçbiri olay yerinde gördüğümüzle eşleşmiyor. | Open Subtitles | الامر الغريب هو جمعيها مختلفه عما رأينا في موقع الجريمة |
| olay yerinde bulunan renkli maddenin sonuçları çıktı. | Open Subtitles | النتائج من المادة الملونة التي وُجدت في موقع الجريمة |
| Bu lens, olay yerinde bulduğumuz lens ile eşleşeciğine bahise girerim. | Open Subtitles | أراهن أن هذه ستطابق العدسات اللاصقة التي وجدناها في موقع الجريمة, أليس كذلك؟ |
| Yerde bir tüy var. olay yerinden alınmış bir tüy. | Open Subtitles | أنظرِ, الريشة التي علي الأرض أخذناها من موقع الجريمة |
| Polis olay yerinden kaçarken görülen iki şüpheliyi arıyor. | Open Subtitles | الشرطة تبحث عن مشبوهَين شوهدا يهربان من موقع الجريمة |
| Kim çaylak? Olay yeri perileri mi? Burada kimse yok! | Open Subtitles | من يا مبتديء يمكن أنها جنيات موقع الجريمة |
| Olay yerini boşaltırken, sorun olmaz dediler. | Open Subtitles | لقد قالوا أنه لا بأس عندما أفسحوا موقع الجريمة |
| Birisi onun kanını ele geçirdi ve sonra da olay yerine yerleştirdi. | Open Subtitles | أحدهم قام بالحصول علي عينة من دمه وقام بزرعها في موقع الجريمة |
| Yarın sabah suç mahalline gidecek ve dosyalarınızı alacaksınız. | Open Subtitles | غدا صباحا سترون موقع الجريمة وستجدون الملفات |
| olay yerinin sınırlarını çerçeve olarak kabul edin ve analizlerinizi bu çerçevenin içinde olanlara göre yapın. | Open Subtitles | تعاملوا مع حدود موقع الجريمة وكأنه إطار وحدّدوا تحليلكم فيما يظهر فيه |
| Bir vur-kaç vakasının suç mahallinde bulunan bir özür notu. | Open Subtitles | هذه رسالة عذر تركها لى سائق سيارة فى موقع الجريمة |
| Her defasında suç mahallinin yakınında beliren kurban iletişim kurmaya, bir şeyler söylemeye çalışıyor. | Open Subtitles | بكل مرة, الضحية تظهر قرب موقع الجريمة وتحاول أن تتصل, أن تقول شيئاً. |
| Hong Ling'le ilgili olay yerindeki herşeyi görmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أرى أى من متعلقات هونج لينج التى جمعت من موقع الجريمة |
| Hewitt'ların evindeki suç mahallinden 1300'ün üstünde delil toplandı. | Open Subtitles | ما يزيد عن 1,300 قطعةً من الأدلة تم تجميعها من موقع الجريمة في سكن الهيويت |
| Fakat suç mahallini araştıranlar Carter'in hikayesini doğrularken zorlandılar. | Open Subtitles | ولكن الرجال في موقع الجريمة يواجون مشكلة في توثيق رواية كارتر. |
| cinayet mahallinden kaçmamak gerekir. | Open Subtitles | لم يكن من المفترض أن نفر من موقع الجريمة |
| Suç mahali Travis polisi tarafından emniyete alınamadı. | Open Subtitles | موقع الجريمة من قبل شرطة مقاطعة الترافيس |
| Evet ve suç mahalini görmemizi engelliyor. Kamyonetin tam arkasında. | Open Subtitles | أجل , و هي تحجب موقع الجريمة إنه خلف الشاحنة تماماً |