Otobüs durağının böyle durmasına izin veremezsin. Bu bir Otobüs durağı. Bakın, bu benim listem. | Open Subtitles | لا يحق لنا كسر لافتة موقف الحافلة انها لافتة موقف الحافلة |
Köşedeki Otobüs durağı ilk kız arkadaşımla öpme oyunu oynadığım yerdi. | Open Subtitles | هناك كنت ألعب كرة القدم موقف الحافلة عند تلك الزاوية |
Clasky'lerin evinden otobüs durağına kadar olan iki kilometrelik yol... hayatımdaki en uzun yürüyüştü. | Open Subtitles | مسيرتى من منزل كلاسكى إلى موقف الحافلة كانت الأطول فى حياتى |
Selam, Poncho. Dışarı çık dostum. Sen bir otobüs durağına daldın. | Open Subtitles | بانشو، اخرجي ياصديقتي ــ كسرت لافتة موقف الحافلة ــ أجل أعرف سيدتي، سأصلحها غداً |
"Numara 263: Mavi balık Poncho'ya bakarken. Otobüs durağını yıktın." | Open Subtitles | انظري، انها على قائمتي رقم 263، كسرت لافتة موقف الحافلة بينما كنت أبحث عن بانشو السمكة الزرقاء |
O, arkadaşları ile otobüs durağında duruyordu... | Open Subtitles | كانت واقفة على موقف الحافلة مع صديقتها تنتظر من اجل الذهاب الى نزهة مع الكلية |
Seni durağa kadar götüreceğim. | Open Subtitles | سأقلّك إلى موقف الحافلة |
Otobüs durağı hemen ilerisinde, otuz saniyelik yol. | Open Subtitles | إن موقف الحافلة يبعد فقط 30 ثانية |
Otobüs durağı burası. | Open Subtitles | انه موقف الحافلة |
Evet, ama babam ve amcam ile otobüs durağına götürülmek mi? | Open Subtitles | أجل, لكن أن يتم مرافقتي إلى موقف الحافلة من قبل أبي و عمي؟ |
Evet, biliyorum hanımefendi. Bunu yarın tamir edeceğim. Ama sen otobüs durağına daldın. | Open Subtitles | لكنك كسرت لافتة موقف الحافلة |
Ben onu bir kez otobüs durağına bıraktım. | Open Subtitles | أنا... رافقتها إلى موقف الحافلة مرّة. |
Sen Otobüs durağını yıktın. Evet, biliyorum hanımefendi. Yarın bunu tamir edeceğim. | Open Subtitles | ــ كسرت لافته موقف الحافلة ــ أجل، أعرف سيدتي، سأصلحها غداً |
Senin eve dönüp o Otobüs durağını tamir edeceğin için gerçekten çok üzgünüm. | Open Subtitles | قلقت من كونك ستريد العودة الى المنزل وتصلح لافتة موقف الحافلة |
Otobüs durağını tamir etmeliyim. | Open Subtitles | ربما يفترض أن أذهب وأصلح لافتة موقف الحافلة |
En iyi beyaz şaraplarından bir koli kapıp bir otobüs durağında oturup içebilirdik. | Open Subtitles | بإمكاننا دائما أن نأخذ صندوقاً من أفضل ما لديهم من الشاردوني ونشربه في موقف الحافلة |
Tüm departman, otobüs durağında yağmurlukla bekleyen - bir adam gibi görünüyor. | Open Subtitles | قِسمُنا بالكامل يبدو مثل رجل يقف في موقف الحافلة مُرتدياً مِعطفاً واقي من المطر |
Kyle olsaydı o yaşlı kadını otobüs durağında ekerdi. | Open Subtitles | كايل كان سيتخلى عن العجوز الحزينة من موقف الحافلة |