| Gidecek bir yerimiz ve paramız olmadığı için sıkıcı bir akşam geçireceğimizi sanmıştık. | Open Subtitles | ونحن ظننا أننا لسنا معنا أموالاً فالأمسية ستكون مُملّة |
| Hani derler ya, normal, sıkıcı bir işim var. | Open Subtitles | حصلت على ما يسمّيه العالم وظيفة عاديّة مُملّة |
| Çok sıkıcı bir sohbet olacağını hissediyorum. | Open Subtitles | لديَّ شعور بأنَّ هذه الدردشة ستكون مُملّة جدَّاً. |
| Kabul etmelisin ki biraz sıkıcı bir şey. | Open Subtitles | ويجب أن تعترف أنّها مُملّة. |
| Pek de sıkıcı bir gezi sayılmazdı. | Open Subtitles | -لم تكن رحلة مُملّة |
| Pek de sıkıcı bir gezi sayılmazdı. | Open Subtitles | -لم تكن رحلة مُملّة |