| Televizyondan gördüklerime göre biraz fazla saç ürünü kullanan yakışıklı bir adam. | Open Subtitles | مِن الذي رَأيتُه على التلفزيونِ، أنه رجل وسيم الذي يَستخدم مُنتَج شَعرِ أكثر من اللازمِ قليلاً. |
| Mesela bir özel gün ürünü veya bağırsak düzenleyici yoğurt olabilir. | Open Subtitles | مُنتَج تعقيمي أنثوي أو لبن ينظم حركة الأمعاء؟ |
| Cyrus kriminal deliliğin canlı bir örneği. - Sistemin gerçek bir ürünü. | Open Subtitles | سايروس) صورة لطفل مجنون إجرامياً) هو مُنتَج حقيقي من النظام |
| Bu kutudaki her ürün şu anda yeni bir tanıtım arayışı içinde. | Open Subtitles | كُلّ مُنتَج في هذا الصندوقِ يَبْحثُ عن التمثيلِ الجديدِ |
| Yarım kilo hayvansal ürün üretmek için dört kilo besin gerekebilir, sığırlar için konuşuyorum. | Open Subtitles | قد يتطلّب 3.5 كجم من الغذاء لإنتاج نصف كجم مُنتَج حيواني، إذا كان لحم بقري، |
| Kapitalist emperyalizmin bir ürünü. | Open Subtitles | - مُنتَج للإمبرياليَة الرأسماليَة |
| Belki de marka bir ürünü pazarlamadan önce, buranın markalaşmasını beklemeliydik. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا نحن كان يَجِبُ أنْ نَنتظرَ حتى الحمام المعدني كَانَ عِنْدَهُ توقيعُ فعليُ قبل تسويق مُنتَج التوقيعِ. لَرُبَّمَا إذا أعطينَا العيناتَ - |
| Sadece doğamın bir ürünü. | Open Subtitles | فقط a مُنتَج بيئتِي. |
| Cidden, o felaket bir ürün. | Open Subtitles | بجدية. ذلك a كارثة a مُنتَج. |