| O şerefsiz ortağım ayrıca sana imzalı bir hediye getirdi. | Open Subtitles | حسناً ، شريكك اللعين أيضاً قام بإحضار هدية لك مُوقعة من قبل الرجل بنفسه |
| Yani okumamız gerekiyor. İmzalı bir kopya alırım değil mi? | Open Subtitles | أثق بأني سأحصل على نسخة مُوقعة |
| Elimde imzalı bir çözülmüş bulmacası olabilir de, olmayabilir de. | Open Subtitles | ربما أملك... نسخة مُوقعة لأحدى أحاجيه المحلولة. |
| Burada Bay Johnson'un imzalı bir yeminli ifadesi var. | Open Subtitles | تلك شهادةٌ مُوقعة من قبل السيّد (جونسون) |
| 6 tonluk yüküm var. İmzalanmış, mühürlenmiş, incelenmiş. | Open Subtitles | لدىّ 6 أطنان من البضائع مُوقعة ومُحكمة الإغلاق وتم تفتيشها |
| İmzalı bir form. | Open Subtitles | إستمارة مُوقعة. |
| Ona imzalı bir kitap veririm. | Open Subtitles | -أمّي تعشق رواياتك . -سأجلب لها نُسخة مُوقعة . |
| Kamera kayıtları ve Özel Ajan Donald Ressler'ın şahitlik ettiği imzalı itiraf. | Open Subtitles | ، صور كاميرات المُراقبة شهادة إعتراف من شاهد عيان مُوقعة من قِبل (العميل الخاص (دونالد ريسلر |
| Paketlenmiş hâlde duran bir oda dolusu imzalanmış eşya. | Open Subtitles | هناك غرفة مليئة بهذا في منزلك... أشياء مُوقعة من قبلي، |
| Bu da Adalet Bakanı tarafından imzalanmış muafiyet garantisi. | Open Subtitles | وإتفاقية تعدك بالحصانة من المقاضاة مُوقعة من طرف المدعي العام لـ(الولايات المتحدة). |
| Meth laboratuarı çalışanları tarafından imzalanmış yeminli ifadelere göre her salı imalatı sen alıyormuşsun, Lerner. | Open Subtitles | شهادات خطيّة مُوقعة من عُمّال المختبر أنّك أخذت المُنتج كلّ ثلاثاء، (ليرنر). |