| SWAT Ekiplerinin mevzilerini korumasını sağlayacaksınız böylece Graham hâlâ pazarlık halinde olduğumuzu düşünecek. | Open Subtitles | نحن سوف نضع الفرقة الخاصة فى مكانها لذا غراهام يفكر نحن مازلنا نتفاوض. |
| - Bu onlara pazarlık yaptıkları insanların hiçbir gücünün olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | أنّنا كنا نتفاوض مع أشخاص لا يملكون أيّ سلطة على الإطلاق |
| Etrafta dolaşıp neler olduğuna bakıyorlar. Ama sonra ne kadar para alacakları hakkında pazarlık yapıyoruz. | TED | نتفاوض على تلك المهام ونتفاوض على الاجر المستحق لها |
| Farklı bir ülkeye karşı sert durmalıyız, yabancı bir diktatör, müzakere ettiğimiz biri... | TED | ونحتاجُ لنكون أكثر صرامةً مع بعض الدول الأخرى. مع دكتاتورٍ غريب، ومع شخصٍ نتفاوض معه. |
| Aylardır anlaşma zemini arıyoruz. Başıma çıkardığın tüm engelleri aştım. | Open Subtitles | والآن، إنّنا نتفاوض بهذا الشأن لشهور وتبعتُ كلّ إجراءاتك وعقباتك |
| Üzgünüm balkabağım aile politikamızı biliyorsun çocuk kaçıranlarla pazarlık etmeyiz. | Open Subtitles | اسف ياحلوتي, نحن لا نتفاوض مع المختطفين, هذه هي سياسه العائله. |
| - Negatif. Teröristlerle pazarlık yapmayız. Endişelerinizi dinlemeye hazırım. | Open Subtitles | سلبى ، نحن لا نتفاوض مع الارهابيين انا ارغب فقط فى الاستماع الى مخاوفك |
| Bizimle konuşmak istemeyen bir psikopatla nasıl pazarlık yapacağız? | Open Subtitles | كيف نتفاوض مع مريض بالذهان يرفض الحديث معنا ؟ |
| Kontrat üstünde pazarlık ediyoruz ama hallolacak. | Open Subtitles | نحن ما زلنا نتفاوض بشأن العقد لكنّنا سنستقر قريباً |
| Onların değil bizim koşullarımıza göre onlarla yeniden pazarlık edebilmeliyiz | Open Subtitles | ويجب علينا أن نتفاوض على شروطنا ليس على شروطهم |
| pazarlık falan yaptığımız yok zaten, Size olacakları söylüyorum. | Open Subtitles | نحن لا نتفاوض أنا أقول لكم ما عليكم فعله |
| Tek şirketle pazarlık etmek bizim de işimize gelir. | Open Subtitles | وبالنسبة لنا، فمن الأسهل أن نتفاوض مع مؤسسة واحدة فقط، |
| Evet, pazarlık yapıyor olmamızın amacı da o zaten. | Open Subtitles | نعم ، لكن هذا سبب مهم لكي نتفاوض نحن بحاجة إلى ذلك |
| Tam olarak devrimci hedefimize ulaşmış değiliz, pazarlık yapmayacağız. | Open Subtitles | اننا لم نصل الى هدفنا الثوري ، نحن لن نتفاوض |
| Ve biliyordum nedenle veya iblisler ile müzakere olamaz. | Open Subtitles | و قد علمت أنه لا يجب أن نتحادث أو نتفاوض مع المشعوذين |
| O zaman kısmetse bütün müttefiklerimizle Avrupa' yı tamamen yok olmaktan kurtarmak için ateşkesi müzakere edeceğiz. | Open Subtitles | بعدئذٍ , باذن الإله , نستطيع أن نتفاوض على هدنة مع الحلفاء لننقذ أوروبا من دمار شامل |
| Kurbanla ilgili olasılıkları ortadan kaldırırsan, herhangi bir anlaşma olmaz. | Open Subtitles | أزلت إحتماليّة انتصارهم، ليس هناك ما نتفاوض عليه |
| pazarlığa oturduk yani. | Open Subtitles | إذاً نحن نتفاوض سنقوم بوضع اسمك على الباب |
| Ancak Washington ile hala görüşmelere devam ettiğimizi de bilmelisiniz. | Open Subtitles | لكن يجب أن تفهموا بأننا ما زلنا نتفاوض مع واشنطن |
| Üçlü seks için ön Görüşme yapıyoruz. | Open Subtitles | نتفاوض حول القيام بجماع ثلاثي. |
| Gelin, yemek fiyatında anlaşalım. | Open Subtitles | تعال. دعنا نتفاوض حول سعر الوجبة |
| Ari, hiçbir şey söyleyemezdim tamam mı? anlaşmaya çalışıyorduk. | Open Subtitles | لم أستطع التفوّه بشيء، كنّا نتفاوض |
| Ve Anvers'i ele geçirebilirsek barış için Müzakerede bulunabiliriz. | Open Subtitles | بمجرد أن نأخذ البحر يمكننا أن نتفاوض لتحقيق السلام |