Rahiplerin açtığı kuşların içi yeşil ve iğrenç kokuyor. İmbra çok öfkeli. | Open Subtitles | يفتح الكهنة الطيور طازجة داخل و نتن مروع , لمبرا غاضب جدا |
Kimo, burası leş gibi kokuyor. | Open Subtitles | كيمو، هذا المكان نتن كما في العام الماضي. |
Hoş bir kamyonum, harika bir işim var. - Ama kokuyorsun. | Open Subtitles | ولكنني نتن سعيد لأنني أمتلك شاحنة جميلة وعمل رائع |
Önce beni işi kaybetmekle suçla sonra da kokuşmuş olmakla! | Open Subtitles | أولاً, تلومني علي فقد عملك، و الان, تلومني لاني نتن. |
Al Krep Dünyası'ndan Al'le çık, onun yemekleri berbat. | Open Subtitles | واعدي آل من مطعم عالم الفطيرة فطعامه نتن |
Ama ruh ikizinle pis kokulu çay yapmaktan daha beterleri de var. | Open Subtitles | لكن الأمور قد تكون أسوء من صنع شاي نتن مع توأم روحك |
O uzun zamandır bok gibi kokuyor. | Open Subtitles | ارتدِ هذا. ذلك موجود منذ أمد بعيد حتى نتن. |
Burası zaten leş gibi kokuyor. - Arada kaynarsınız. | Open Subtitles | هذا المكان نتن مسبقًا، ستندمجون على الفور. |
Böyle bir şey demedim, kokuyor demedim ben. | Open Subtitles | لم أقل هذا أبدا. أبدا لم أقل أن شعرها نتن. |
Bence o leş gibi, bazen gerçekten kokuyor, ama çoğunlukla vokal olarak. | Open Subtitles | اظنه نتن احياناً ,حرفياً ولكن جهارا في الغالب |
Üzgünüm, ama... Öyle kötü kokuyorsun ki kimse yaklaşamaz. | Open Subtitles | عذرا، أنت نتن الكثير، وسيأتي أحداً ابدأ قريبة إليك. |
Yine de oğullarım kokuyorsun diye yanıma yanaşmıyor. | Open Subtitles | و أطفالي الثلاثة يقولون عنّي أني نتن ولم يأتوا إليّ مطلقاً |
Git temizlen, iğrenç kokuyorsun. | Open Subtitles | الآن اذهب ونظِّف نفسك لأنك, .. نتن |
Yüzündeki tebessümle birlikte işini bitirmişti sonra da bebeklerin hepsine tek tek irinle dolu birer kokuşmuş, bataklık suyu şişesi vermişti. | Open Subtitles | بعد أن أكتمل عمل هنا أعطى الأطفال واحداً تلو الآخر زجاجات عصير مستنقع نتن |
Biz burada bir adamın canını alma kararını veriyoruz kokuşmuş iğrenç bir çorbayı içmeyi değil. | Open Subtitles | نحن نقوم باتخاذ القرار ما إذا أن نزهق حياة الرجل ليس ما إذا أن نشرب أو لا نشرب حساء قديم و نتن. |
Karşımda, kokuşmuş ahlakıyla bunun tam tersini kanıtlayan Ohio'lu bir beyefendi duruyor. | Open Subtitles | بينما يقف أمامي هنا شخص نتن "ذو الذبيحة الأخلاقية السيد من "أوهايو |
Demek istediğim, ben seçmedim, sadece tepki gösterdim. Bu berbat, tüm bu olay berbat. | Open Subtitles | يعني أنا لم اختر ، ألامر مجرد رد فعل انه نتن ، والامر كله لعنة نتنه |
Gazza, burası berbat. Sizi buradan çıkarmak istiyoruz. Hap başı 50 peni. | Open Subtitles | جازا , هذا المكان نتن , يجب اخراجك من هنا 50 سنتا للحبة |
Ondan sonra da, bütün hafta bir kokarca gibi, leş gibi dolaştı. | Open Subtitles | الشيء التالي الذي يجب ان تعرفيه انه طوال الاسبوع تفوح منه رائحة مثل ظربان نتن |
Yaşadığı sokak asfaltsız, beni içinde takip edip yakaladığı evi iki sıkışık oda ve pis kokulu bir mutfak. | TED | الطريق الذي عاشته لم يكن ممهدا شقتها ,غرفتين ضيقتين ومطبخ نتن في المكان الذي لاحقتني فيه وأمسكتني . |
Kötü kokan biri, her yerde kötü kokar. | Open Subtitles | إذا كان الشخص ما نتن من العفن ... سيكون نتن في كل مكان |
- Sen aslında Stinky Pete'sin, değil mi? | Open Subtitles | انت حقا حفار نتن اليس كذلك... ؟ |
55 yaşındayım ve tek sahip olduğum bir araba bir spor çantası dolusu iç çamaşırı ve tatlı, kokmuş ot. | Open Subtitles | لدي 55 عاماً وكل الذي لدي بجانب اسمي سيارة و حقيقة قماشية مليئة بالملابس الداخلية و الحلوى، و عٌشب نتن |
-Çıkar beni! -Tamam. Yalnız haberin olsun, iğrenç kokuyorum. | Open Subtitles | أوه، نعم، وفقط لكي تعرف، أنا نتن |
Sanki, sanki, sanki, sanki Bozulmuş jambon, yanmış kahve ve bir de hiç çıkarmadığı eski iç çamaşırıyla 15 km koşmuş gibi kokuyor! | Open Subtitles | كأنما لحم نتن انسكبت عليه قهوة محروقة ثم ركض 5 أميال في ثياب قديمة لم يغيّرها قط! |