| Teknik olarak, kılıbık mıyım bilmiyorum, ama bu lanet çağrı cihazını verdi bana. | Open Subtitles | عملياً ، لا أعلم بأن عاهرا جلدتني كل لكنها أعطتني جهاز نداء مذهل |
| Parktaki yaşlı torbacının artık çağrı cihazı ve tabancısı olan aracısı var sadece. | Open Subtitles | مروج المخدرات العجوز في المنتزة أصبح الآن مبعوث مع جهاز نداء و مسدس |
| Sanırım buraya gönderilmek oğlunuz için, ihtiyaç duyduğu uyanış çağrısı oldu. | Open Subtitles | أعتقد أن إرسال إبنك إلي هنا، ربّما كان نداء ايقاظ له |
| Tatlım, ismi lazım değil. Bunların hepsi bir yardım çağrısı. | Open Subtitles | الإسم لا يهم يا عزيزتي، المهم أن ذلك نداء مساعدة |
| Görev seni çağırıyor, evlat. Şehrin sana ihtiyacı var. Lütfen. | Open Subtitles | نداء الواجب يافتى المدينة بحاجة اليك , ارجوك |
| Denizde kalan genç bir kızın yardım çağrısına cevap verdiler. | Open Subtitles | لقد أجابوا نداء إستغاثة من فتاة شابة حُوصِرت في البحر |
| - Pardon. Bana çağrı attığın için seni bekletmek istemedim. | Open Subtitles | اسف بما انك ارسلت نداء لي لم ارغب بجعلك تنتظر |
| Hay aksi ne yapsam? Evden acil bir çağrı var... | Open Subtitles | ماذا أفعل ، الأن لقد تلقيت نداء عاجل من المنزل.. |
| 612 uçuş numaralı New York yolcuları için son çağrı. | Open Subtitles | اخر نداء للرحلة الجوية رقم 612 . المتجهة الى نيويورك |
| Tıpkı sessiz bir emrin aniden içinizde duyulması gibi, Devil's Tower'a bir çağrı gibi. | TED | إنه كأمر نائم يتم فجأة تفعيله فيك، مثل نداء لبرج الشيطان. |
| Konuşmadan daha çok bir hayvan çağrısı gibi. | TED | يبدو كأنه نداء حيوان بالأحرى من أنه كلام. |
| Bir turist olarak, görev çağrısı olmadan üstün hizmet veren eski piyade, - | Open Subtitles | لأنه تخطى حدود نداء الواجب كسائح وحتى كجندي من البحرية |
| Biraz önce, SS Atlantis'in kıyıdan 200 mil açıkça imdat çağrısı verdiğini haber aldım. | Open Subtitles | لقد تلقيت للتو خبراً عن سفينة سياحية أرسلت نداء استغاثة بمسافة 200 ميل قبالة الساحل |
| Bu benim için büyük bir fırsat. Madem moda görevi beni çağırıyor... Bedava giysilere de bayılırım. | Open Subtitles | حسنا هذا نداء الواجب وانا احب الثياب المجانية |
| Kapatmalıyım. Biliyorsun, görev çağırıyor. | Open Subtitles | يجب عليّ الذهاب الآن، كما تعرف، نداء الواجب. |
| Her zaman yaptıkları gibi komşularına yardım etme çağrısına cevap vermişlerdi. | TED | قاموا بما كانوا يقومون به دائما: أجابوا نداء خدمة جيرانهم. |
| Bir dahaki sefere, telefon aç. Kargocu çocukları evde bırak. | Open Subtitles | في المرة القادمة اترك نداء عند عامل التسليم في البيت |
| Lütfen ısıtmanın bozuk olduğunu söylemek için bana acil çağrısını attığını söyleme. | Open Subtitles | أخبرني رجاءً أنّكَ لم ترسل لي نداء طارىء لتخبرني بأنّ المدفأة معطوبة |
| Tüm araçların dikkatine 14. bölgede şiddet uyarısı. | Open Subtitles | نداء إلى جميع السيارات تزايد للعنف في المنطقة 14 |
| Aküleri alıp, SOS sinyali göndereceğiz. O kadar. | Open Subtitles | سنعيد البطاريات ونرسل نداء إستغاثة، هذا كل مافي الأمر |
| Üzgünüm ama görev beklemez. Ve henüz karar verme şansım olmadı. | Open Subtitles | سيئ جدا، نداء الواجب لم أستطيع الإختيار بعد |
| Kitabının sonu, kitabın başında uyuyakalmış olan benim için bir uyanış çağrısıydı... | Open Subtitles | نهاية الكتاب كانت نداء الصحوة الذي أحتاجه بعد النوم في بداية كتابك |
| Sorgulamayı bitirdiğinizde haber verirseniz sevinirim. | Open Subtitles | عندما أنت تعمل إستجوابه، أنا أقدّر نداء. |
| Hemşireye bakındım. Bütün koridorda mavi kod vardı. | Open Subtitles | بحثت عن الممرضة , وهناك مؤشر نداء أزرق عند الممر |
| Niles, hemen ara onları da hala davetli miyiz öğren. | Open Subtitles | النيل، نداء ويَرى إذا نحن ما زِلنا نَدْعو. |
| Diğer HYB mahkumları gibi, McGowan da sürekli bir cevap aradı ya da temyiz için fırsat istedi. | TED | كأي سجين في هذه الوحدة، طالب ماكغوان عدة مرات بإجابة، وبالنظر في الدعوى، أو ببعض الفرص لتوجيه نداء. |
| Kalk borusu çalmadan yatakta olmak âdetimdir. | Open Subtitles | دائما قاعدتى ان اكون فى السرير قبل نداء الأستيقاظ |