| Ama karısına silah kasasını kapatmasını söylediğini kanıtlayamayız. | Open Subtitles | لا نستطيع إثبات أنه طلب من زوجته إغلاق الخزينة |
| - Onu öldürürse, bu işin arkasında İsraillilerin olduğunu kanıtlayamayız. | Open Subtitles | لن نستطيع إثبات ان الاسرائليين لم يكونوا خلف الامر |
| Ama fotoğraf olmadan bir şey kanıtlayamayız. | Open Subtitles | لكن بدون تلك الصورة لا نستطيع إثبات أي شئ |
| Açık olan bir şey var ki, bunları kanıtlayamayız. | Open Subtitles | حسناً، هناك أمر أكيد. لا نستطيع إثبات ذلك. |
| Böylece hiçbir şey kanıtlayamayız. Gallagher çok uyanıkmış. | Open Subtitles | حتى لا نستطيع إثبات الرشوة (كاليجر) ليس بغبى |
| Mevcut koşullar torununuz olduğunu gösterse de bunu kanıtlayamayız. | Open Subtitles | في أيّ حالٍ منَ الأحوالِ، بالرغم من أن الظروفِ تُشيرُ بأنّه حفيدُك... لا نستطيع إثبات ذلك... . |
| - Bunları kanıtlayamayız. | Open Subtitles | -ليس أننا لا نستطيع إثبات أي من هذا |
| - Kanıtlayabiliriz. - Hiçbir şeyi kanıtlayamayız. | Open Subtitles | نحن لا نستطيع إثبات أيّ شئ. |
| - Hiçbir şey kanıtlayamayız. | Open Subtitles | - نحن لا نستطيع إثبات الشيء. |
| - Bunu kanıtlayamayız. | Open Subtitles | -لا نستطيع إثبات ذلك |