| Sevdiğimiz birilerinin, söylediklerinin veya davranışlarının aksine acı çekebiliyor olduklarını daima farz etmeliyiz. | TED | يجب علينا أن نفترض دائمًا بأن شخصًا ما نحبه ربما قد يعاني، بغض النظر عما يقولون أو كيف يتصرفون. |
| Çok kısa bir sohbet bile etmemiz, bizim için çok tehlikeli. İzlendiğimizi varsaymalıyız. | Open Subtitles | إنّه أمر خطير بالنسبة لنا أن ندردش قليلاً علينا أن نفترض أننا مراقبان |
| O yüzden şirketi acil olmayan bir hizmet için kullandığını varsayabiliriz. | Open Subtitles | حسنا ، لذلك يمكننا ان نفترض انه استأجرهم للحالات الغير طارئة |
| Ve herhangi bir kaza yada suç olduğuna dair kanıt bulunana kadar, onun iyi olduğunu varsayıyoruz, ve aranmamasını istyebilirsiniz. | Open Subtitles | و ان لم يكن هناك دليل عن حادث او جريمة نحن نفترض انه بخير و ربما يرغب بان يبقى مفقودا |
| Diyelim ki tanıdığım ve bana yakın biri, gerçekten korkunç bir şey yaptı. | Open Subtitles | نفترض أن أحد الأشخاص وكنت أعرف، شخص قريب لي، فعل شيء فظيع حقا، |
| Şimdilik, bunun ardında birkaç farklı sebebin olduğunu düşünüyoruz. | TED | وفي الوقت الراهن، نفترض أن عوامل كثيرة هي السبب. |
| Bir boş kümenin tekil kompleks dizisinin sıfıra eşit olduğunu kabul ediyoruz. | Open Subtitles | نستطيع أن نفترض أن السلسة المفردة تتكون من مجموعة خالية تساوي صفر. |
| Ve bu virüsü taşıyan bir sivrisinek tarafından ısırıldığınızı varsayalım. | TED | ودعنا نفترض أنك تعرضت للعض من قبل بعوضة حاملة للفيروس. |
| Sadece gittiğini farz ediyoruz. Bir izin ver bize. | Open Subtitles | سنفترض فقط أنك ذهبت خلف البقرة ، دعونا نفترض هذا فقط. |
| - farz et ki boş günündesin. - Şeker. | Open Subtitles | ـ حسناً أيتها الطبيبة, دعنا نفترض ان لديكِ يوم اجازة ـ سُكر |
| Çalışma odasının kapısının açık olduğunu farz edelim. | Open Subtitles | والآن دعونا نفترض ان باب المكتب كان مفتوحا |
| Ya bu üç mevkiye doğru gittiklerini ya da zaten ulaşmış olduklarını varsaymalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نفترض إمّا أنّها في طريقها أو أنّها وصلتْ إلى المواقع الثلاثة |
| Tüm evlerini, banka hesaplarını ve şirketlerini su yüzüne çıkarmak istediklerini varsaymalıyız. | Open Subtitles | يجب علينا أن نفترض بأنهم سيكشفون كل أماكن منازلك وحساباتك المصرفية، وشركاتك |
| Tamam, bir hata yaptığımı varsayabiliriz. | Open Subtitles | حسناً.دعينا نفترض أن الإهانة جاءت من صنع يدي |
| Birileri bizimle fikir anlaşmazlığı yaşadığında ilk olarak onların cahil olduğunu varsayıyoruz. | TED | الاولى انه عندما يعارض احدٌ ما شيئاً قمنا به فنحن نفترض بداية .. انهم جاهلون |
| Diyelim ki ben çok başarılı oldum. ve ertesi gün size ne kadar başarılı olduğumu söylemek istedim. | TED | دعونا نفترض أنني في ازدهار، ثم أردت إخباركم في الغد كيف أبليت حسنا. |
| Anubis'in taşıyıcı olarak kullandığı bedenlere bir bedel ödettiğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | نحن نفترض أن أعراض كيان أنوبيس قد تؤدي بوقوع الخسائر على الناقل |
| İçgüdümüzü dinleyerek mahkumun hikayesinin yanlış olduğunu kabul edelim. | Open Subtitles | ، دعنا نفترض ، كما يملي الحس السليم ، أن قصة الأسير زائفة |
| Ama amacımızın piramidin tabanına yeni ekonomik faaliyet getirmek olduğunu varsayalım. | TED | لكن دعونا نفترض أن هدفنا هو أن نأتي بنشاط اقتصادي جديد لقاعدة الهرم. |
| Hükümetinizin sözünü tutmadığını mı düşünmeliyiz? | Open Subtitles | هل نفترض من ذلك ان حكومتكم لاتحترم كلمتها ؟ |
| Bunu biz bile biliyorsak başkalarının da bildiğini varsaymak yanlış olmaz. | Open Subtitles | لو لدينا هذة المعلومات, أنه من الأسلم أن نفترض أن الآخرينيعلموا،أيضا. |
| tahmin ediyoruz ki gözden geçirilmesi gereken... binlerce evrak olacak. | Open Subtitles | نفترض أن هناك الآلاف من الملفات للنظر فيها، لذا سننسخ |
| Adamınızın bu tezgahın bir parçası olduğunu sanıyoruz. | Open Subtitles | حسنًا، ارجوك، لا تتردد في التحقق من النتائج التي توصلنا إليها مع شعبك. نحن نفترض أن رجلكم كان جزء من مؤامرة. |
| O şahıs neler bildiğini bize anlatmazsa, kadının ölümünün siyasi olduğunu, ve bir Polonya direnişi üyesince öldürüldüğünü, suç ortağı olduğunuzu varsayacağız. | Open Subtitles | لو لم يخبرنا هذا الشخص بكل ما يعرفه فسوف نفترض أن وفاتها سياسية و أنها قد قتلت بواسطة شخص له خلفية بولندية |
| Yükleyiciyi, bu santrallerin kontrolünü ele geçirmek için kullanacaklarını farzetmeliyiz. | Open Subtitles | لابد أن نفترض أنهم استخدموا هذا الصاعق للسيطرة على هذه المفاعلات |
| Hemen bir sonuca varmak istemiyorum Saif ama o bombanın senin için konduğunu düşünmek zorundayız. | Open Subtitles | الغها لا تستبق النتائج هنا لكننا يجب أن نفترض أن تلك القنبلة قد وضعت لك |