| Hayır. Paniğe kapılamayız ya da Carrie'yi riske atacak bir şeyler yapamayız. | Open Subtitles | لا, لانريد ان نفزع او نقوم بأي شئ |
| Ne yapmayacağımızı söyleyebilirim. Paniğe kapılmayacağız. | Open Subtitles | سوف أقول لك ماذا سنفعل نحن لن نفزع |
| İyi ki Paniğe kapılmadık. | Open Subtitles | من حسن الحظ أننا لم نفزع |
| Birisi Kızılderili'nin tekini gördü diye telaşa kapılıp işleri yarım bırakamayız. | Open Subtitles | -لا يُمكننا أن نفزع ونوقف العمل كلّما رأينا هنديًّا . -حسنٌ، أتعلمان؟ |
| - Emin olana kadar telaşa kapılmayalım. | Open Subtitles | لا نفزع -حتى نتأكد . |
| Önce it, sonra çek. Hiçbir şey için yok panik. | Open Subtitles | كنت سأصلح الباب يجب أن تدفع ثم تسحبه دعونا لا نفزع لأي شيء دعني أرى |
| panik yapmayalım, çünkü onu bulabilecek birini tanıyorum. | Open Subtitles | دعنا لا نفزع لأني أعرف شخص بإمكانه ان يجدها |
| Paniğe kapılmayalım. Tamam mı? | Open Subtitles | اسمع، دعنا لا نفزع |
| - Durun, telaşa kapılmayalım. | Open Subtitles | -دعونا لا نفزع |
| Demek ki bu akşamın peynirli makarnasını yarına atabiliriz bu da panik yapmadan önce fazladan bir günlük yemek demek. | Open Subtitles | ذلك يعني أنّه يمكننا نقل عشاء اليوم إلى الغد والذي يمنحنا غذاء إضافي ليوم قبل أن نفزع |
| panik anında, sonradan pişman olacağımız şeyler yaparız. | Open Subtitles | ... قبل أن نفزع و نهرع بفعل شيء قد نندم عليه لاحقاً |
| Kendine gel. Önemli olan panik olmamak. panik olmuyorum. | Open Subtitles | حسناً، لنبقَ معاً يجب ألا نفزع |