| yaşam tarzlarını ve mutluluklarını kıskandığı genç ve çekici kurbanlar seçiyor. | Open Subtitles | إنه يستهدف ضحايا يافعين و جذابين نمط حياتهم وسعادتهم التي يحسدها |
| yaşam tarzlarını her yönden inceledi: beslenme şekillerini, egzersizlerini, medeni durumlarını, doktora gitme sıklıklarını, sigara ve içki içip içmediklerini vs. | TED | وقد بحثت في جميع جوانب نمط حياتهم: الحمية الخاصة بهم، التمارين، الحالة الإجتماعية، معدل ذهابهم للطبيب، سواء كانو يدخنون او يشربون، الخ |
| İzleyen altı ay içinde harika şeyler oldu. Girişimciler krediyi aldı, daha doğrusu işleri kredilendirildi, işlerini geliştirme, hayatlarını idame ettirme ve yaşam yörüngelerini dönüştürme imkanı buldular. | TED | وخلال ستة اشهر حدث امرٌ رائع لقد حصل اولئك العصاميون \ المبادرون .. على ذلك المال وقد قمنا بتنمية مشاريعهم .. وقد نمت بالفعل وكانوا قادرون على إعالة انفسهم وان يغيروا نمط حياتهم |
| Doktorların, hastanelerin, sigortacıların, ilaçların ve tıbbi şirketlerin yaklaşımlarını yeniden gözden geçirmeleri gerekiyor ve en önemlisi bu, bireylerin yaşam tarzlarını sürdürülebilir şekilde değiştirmeye, sağlıklı kalmaya öncelik vermeye ve buna ek olarak sağlık verilerini paylaşmaya istekleri ve motivasyonları olmadan gerçekleşemez. | TED | يحتاج الأمر أطباء ومشافٍ وضامنين وشركات طبية ودوائية لإعادة صياغة نهجهم، والأهم من ذلك أنها لا يمكن أن تحدث بدون الإرادة والدافع لدى الأفراد لتغيير نمط حياتهم بطريقة متجددة، لإعطاء الصحة الأولوية، بالإضافة إلى قبول مشاركة بيانات الصحة بشكل مستمر |