|    Bu iki nokta arasına metalik olmayan bir şey gerekli.    | Open Subtitles |     نحتاج الي شئ عازل لوضعه بين هاتين النقطتين    | 
|    Bu iki nokta arasında bir yerde, Eğer haklıysam,    | Open Subtitles |     في مكان ما بين هاتين النقطتين إذا ما كنت محقّاً    | 
|    Şu iki noktayı kaplayan stratejik bir nokta.    | Open Subtitles |     انها نقطة استراتيجية، تغطي هاتين النقطتين.    | 
|    Ben Kenya Sağlık Bakanı olsam bu iki noktayı birleştirirdim.     | TED |     هل كنت اعمل مع وزارة الصحة في كينيا ! ربما ضممت هاتين النقطتين     | 
|    Bunun ilginç olmasının nedeni şu, eğer, örneğin, içerisinde iki kızıl ötesi nokta bulunan bir koruma gözlüğü takarsanız, bu iki noktanın yaptığı şey esasında, bilgisayara sizin kafanızın yaklaşık pozisyonunu vermek.     | TED |     والسبب في أن هذا مثير هو أنك إذا لبست نظارة وعليها نقطتين تحت الحمراء ما ستفعله هاتين النقطتين هو إعطاء الحاسوب موقع تقريبي لرأسك     | 
|    Şu iki noktayı referans çerçevesi olarak kullanabilirim.    | Open Subtitles |     قد أستعمل هاتين النقطتين كإطار مرجعي    |