| Tippin'i Harris Kampı'na göndermemin bir nedeni de Sydney'yi korumaktı. | Open Subtitles | جزء السبب أرسلت تيبين لتخييم هاريس كان أن يحمي سدني. |
| Öncelikle Cate Harris, tekstil varisi Catherine Heathridge'in sahne adıymış. | Open Subtitles | كايت هاريس كان الاسم المزيف لـ كاثرين هيثريدج وريثة منسوجات |
| Kardeşinin dediğine göre Phillip Harris kılıf olarak Zenith Stüdyolarında çalışıyormuş. | Open Subtitles | قال أخته أن فيليب هاريس كان يعمل متخفيا في استوديوهات زينيث. |
| Neil Patrick Harris'in güvenilir bir adam olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | اعتقدت أن نيل باتريك هاريس كان أهل للثقة |
| Neil Patrick Harris'in güvenilir bir adam olduğunu düşünmüştüm. Yapma. | Open Subtitles | اعتقدت أن نيل باتريك هاريس كان أهل للثقة |
| Adı Antoine Harris'di. Yaşına göre büyük duruyordu, oysa sadece 15 yaşındaydı. | Open Subtitles | كان اسمه "انتونيو هاريس" كان اكبر من حجمه لكنه كان ب 13 |
| Ataşe Harris donanmadan olduğu için FBI'la birlikte soruşturmaya katılacağız. | Open Subtitles | وبما أنَّ الضابط هاريس كان تابعاً للقوةِ البحرية سننضمُ إلى تحقيقٍ مُشتَركٍـ مع المباحثَ الفيدراليّة |
| Brooke Harris bir spor salonundan çağrılar alıyormuydu? | Open Subtitles | بروك هاريس " كان يتلقى إتصال من صالة تدريب ؟ " |
| Çünkü biyoloji dersine eskiden Bay Harris girerdi. | Open Subtitles | لأن السيد هاريس كان يدّرس الأحياء |
| Dr. Harris bütün gün koşuşturmaktan canımı çıkardı. | Open Subtitles | فقط الدكتور " هاريس " كان يغرقني بالعمل طوال اليوم |
| Ama William Harris göz altındaydı. | Open Subtitles | لكن ويليام هاريس كان في الحجز |
| Sanırım Harris doğruyu söylüyordu. Bir dakika... | Open Subtitles | حسناً، أعتقد أنّ (هاريس) كان يقول الحقيقة |
| Harris harika bir cerrahtı. | Open Subtitles | هاريس كان جراحاً رائعاً |
| Kontrol Harris'in ellerindeymiş ve Woods'un acı çekmesini istemiş. | Open Subtitles | (هاريس) كان مسيطر، أراد (وودز) أن يُعاني |
| Shawn ampütasyonu Dr. Harris yapacak diye yapacaktım. | Open Subtitles | (شون ) لقد كنت سأجري عملية البتر وذلك لأنّ د. ( هاريس ) كان سيُقدم على هذا |
| Eric Harris, yumuşak başlı Dylan Klebold'u cinayet işlemesine ikna eden bir sosyopattı. | Open Subtitles | (إريك هاريس) كان مريضا نفسّيا تلاعب بالمسكين (ديلان كليبولد) و دفع إلى ارتكاب جريمة |
| Savımda David Harris'in polis memurunu öldürmeden önce ve öldürdükten sonra birçok seri suç işlediğini savundum. | Open Subtitles | النظرية تنص على أن (دايفيد هاريس) كان على سلسلة الجرائم هذه... قبل وبعد قتل الشرطيّ. |
| Bob Harris şerifin en iyi adamıydı. | Open Subtitles | (بوب هاريس) كان شبين قائد الشرطة |
| Başlangıç noktası, eyalet sekreteri Katherine Harris'in bir örnek standart olarak belirlediği şey mi olmalı? | Open Subtitles | (كاثرين هاريس) كان معياراً غير موحد؟ |
| Harris'in kanı, çantanın her yerine sıçramıştı. | Open Subtitles | دمّ (هاريس) كان يُغطي كُلّ تلك الحقيبة |