| Ve işte buradasın, güzel temiz toga'n ile. | Open Subtitles | و ها أنت ذا مع ثوبك الروماني النظيف الأبيض |
| Hepimizin başından çok şey geçti... - İşte buradasın. | Open Subtitles | لقد مررنا بالكثير جدا خلال الفترة الأخيرة ها أنت ذا |
| İşte böyle. Benimle güzel konuş hemen çözülüvereyim. | Open Subtitles | ها أنت ذا خاطبيني بكلام حلو وسأكون سهل المنال |
| - İşte böyle. - Bu şekilde dışarı çıkamayız tatlım. | Open Subtitles | ها أنت ذا - لا يمكننا الخروج هكذا, عزيزي - |
| Al bakalım. Bu yavruyu teslim etmeni istiyorum. | Open Subtitles | ها أنت ذا, أريد منك أن توصل هذه الصغيرة من أجلي |
| Joe, Demek buradasın. Kusura bakma, telefondaydım. | Open Subtitles | أوه ، جـو ، ها أنت ذا عذرا ، لقد كنت لدى مكالمة هاتفية |
| - Buyurun. - Yardımınız için minnettarım. | Open Subtitles | ـ ها أنت ذا ـ إنني أقدر هذه المُساعدة |
| Tanrım, işte buradasın. | Open Subtitles | وكما أن الرب قادر على كل شيء, ها أنت ذا أمامي. |
| İşte buradasın. Dün, bütün gün sana ulaşmaya çalıştım. | Open Subtitles | ها أنت ذا حاولت الإتصال بك كثيرا البارحة |
| İşte buradasın. Eski parfümünü sevmediğimi söylemiştim. | Open Subtitles | ها أنت ذا. لقد أخبرتك أنه لم يعجبني عطرك القديم. |
| Ayrıca, işte buradasın, duyguların hakkında konuşuyorsun ki eminim eski Wade bunu asla yapmazdı. | Open Subtitles | وايضاً , ها أنت ذا تتحدث عن مشاعرك والذي أنا واثقة أن ويد القديم ما كان ليفعله |
| İşte buradasın seni gidi köstebek, ispiyoncu dönek orospu çocuğu. | Open Subtitles | ها أنت ذا أيها الواش أيها الواش المرتد الداعر |
| İşte böyle, bir daha salla, ona iyi gelir. | Open Subtitles | ها أنت ذا , قم بهزه مجددا ذلك يمنحه شعورا جيدا |
| Bir bakayım. Gözlerini aç. İşte böyle. | Open Subtitles | دعينى أرى إفتحى عينيك ها أنت ذا هيا |
| İşte böyle. Evet, yürümeyi biliyorsunuz. | Open Subtitles | ها أنت ذا أجل أنت تعرف كيف تسير |
| Kıvırtıyormuş gibi, işte böyle. | Open Subtitles | كأنك تقوم بالإنحاء للأسفل ها أنت ذا |
| Galiba adil bir alışveriş yapmış olduk. İşte Al bakalım. | Open Subtitles | إذاً، أجل، يبدو وصلنا إلى أتفاق عادل حسناً، ها أنت ذا. |
| Al bakalım. İyi iş çıkardın evlat. | Open Subtitles | ها أنت ذا, هذه صفقة جيدة يا فتى, صفقة جيدة |
| Demek buradasın. Sen temiz havada güneşlenmeye devam ederken Şirinler iyice ortadan kaybolsun, aferin. | Open Subtitles | ها أنت ذا, إسترخي بكل الوسائل, إسترخي هنا في أشعة الشمس |
| Buyurun. Kahve de getireyim mi? | Open Subtitles | ها أنت ذا , هل أستطيع الحصول على قهوة ؟ |
| Hadi bakalım. | Open Subtitles | حسناً, ها أنت ذا |
| işleminizi yapacaktır. Ve bu işte bu şekilde 10 dakikalık online alışveriş ile, kendinize bir anonim şirket kurabilirsiniz. | TED | لكن ها أنت ذا خلال 10 دقائق من التسوق الإلكتروني يمكنك أن تنشأ شركة مجهولة لنفسك . |
| İşte oradasın. Kurabiyeleri boyamama yardım edebilirsin. | Open Subtitles | ها أنت ذا ، يمكنك مساعدتي بصناعة البسكويت |
| Anahtarlar, işte burada. | Open Subtitles | المفاتيح، ها أنت ذا. |
| Buradaymışsın işte. Her yerde seni arıyordum. Ne oldu? | Open Subtitles | ها أنت ذا, لقد كنت أبحث عنك في كل مكان مالذي حدث؟ |
| Tamam, tamam. İşte gidiyorsun. | Open Subtitles | حسناً , حسناً , ها أنت ذا |
| Pekâlâ, işte oldu. Zayıf bileklerimizi biraz güçlendirelim... | Open Subtitles | حسناً، ها أنت ذا يا صاحبي فكّرتُ بأنّ هذا سيفيد كاحليك الضعيفتين |