| Çünkü eğer orada bir yerlerimi yırtmasaydım her şey boşa gidebilirdi. | Open Subtitles | لأنني إن لم أختلق ذلك الكلام الفارغ لضاع كل شيء هباءً |
| Tıpkı diğer her gaddar sosyetiklerdeki gibi yeteneklerini boşa mı harcadı ? | Open Subtitles | مثل كل حيثية اجتماعية تافهة أخرى أضاع عليها مجهوده وعبقريته هباءً ؟ |
| Bu kadar yerin boşuna heba olması hiç hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | لا أطيق رؤية مثل أرضية هذا المكان .تضيعٌ هباءً منثورا |
| Çünkü bir daha o kadar yolu boşuna çıkmanı istemiyorum. | Open Subtitles | لأنني لا أريدك أن تصعد كل هذه المسافة مرة أخرى هباءً |
| Bütün o ölümler ve yıkımlar boş yere olmamış oldu hiç olmazsa. | Open Subtitles | فكما تعلم، على الأقل لم يذهب كلُّ الموتِ و الدمار هباءً منثورَ. |
| Eğer film satmazsa, o zaman bütün emeklerimiz bir hiç uğruna harcanmış olacak. | Open Subtitles | إذا لم يُبع الفيلم، كلّ العناء الذي تكبدناه سيذهب هباءً |
| Ve emin olun bu yaptığınız boşa değildi. | Open Subtitles | و أنا سأحاول التأكد من أنه لن يضيّع هباءً |
| 12 saat içerisinde tamamlanmazsa, yıllarca yapılan araştırmalar boşa gider. | Open Subtitles | إنْ لم تكتمل في الإثنا عشر ساعة القادمة، فإنّ أعوامًا من البحث العلمي ستضيع هباءً. |
| Bu yakışıklılığımın boşa gitmesini istemem. | Open Subtitles | لا يُمكنني أن أهدُرَ مَظهَري الجَميل هباءً |
| Bu adam boşa zaman kaybı. Peynirleri alın. | Open Subtitles | هذا الشخص يضيّع وقتي هباءً ابعد عنه جنبه المشوي |
| Bunu yapmalıyız yoksa uğraştığımız her şey boşa gidecek. | Open Subtitles | يمكننا الذهاب الآن, إذا لم نحاول فسيكون كل هذا قد ضاع هباءً |
| Dr. Pavel benim ülkem. Ölürsem boşuna olmayacak. | Open Subtitles | . دكتور بافيل, أن مت فلا تجعل هذا يذهب هباءً |
| Kıçımdaki diş izlerini boşuna taşımıyorum. | Open Subtitles | تمتعوا كثيرا بالتمعن في مؤخرتي انا لا أحمل علامات أسنانهم على مؤخرتي هباءً |
| Diş izlerini popomda boşuna taşımıyorum ben. | Open Subtitles | انا لا أحمل علامات أسنانهم على مؤخرتي هباءً |
| Hari'nin yarım kalan işini tamamlayıp, boş yere ölmediğini göstermelisin. | Open Subtitles | عليك تكملة عمل هاري لا تدع موته يذهب هباءً |
| Demek istediğim, eğer boş yere ölen pilotlarımız ölen Almanlardan daha fazla olsaydı, gerçekten hayal kırıklığına uğrardım. | Open Subtitles | أعني، أنني سيخيب أملي جداً لو كان لدينا ملاّحين يموتون هباءً أكثر من الألمان |
| Lütfen bütün bunları bir hiç uğruna yaptığımı söyleme bana. | Open Subtitles | أرجوكِ لا تجعلي كل ما فعلته يذهب هباءً منثورا |
| O çocuk için yaptığım her şey bir hiç uğruna olamaz. | Open Subtitles | ما قمت به لذلك الفتى، لايمكن أن يضيع هباءً منثوراً |
| Deneyim çöpe gitti. Sefil hayatına tam şu anda son vermeliyim! | Open Subtitles | ضاعت تجربتي هباءً عليّ إنهاء حياتك البائسة فوراً |
| Bu özverilerinin beyhude olmasına müsaade edemeyiz. | Open Subtitles | لا يمكننا السماح لهذه التضحية بأن تذهب هباءً |
| Avizeye sıçradıktan sonra bana erişmek için boşu boşuna orada dikilip kılıçlarını salladılar. | Open Subtitles | بعدما قفزت إلى الثريا وقفا بلا حراك، حرّكا السيفين هباءً دونما بلوغي. |
| Size en güzel kâğıtlarımdan verdim, ziyan etmeyin. | Open Subtitles | لقد أعطيتكم أوراقي الجيدة لذا لا تضيعوها هباءً |
| Müşterine, onu buraya bir hiç için geri çağırdığını açıkla. | Open Subtitles | فسّر لعميلك أنك سقته هنا هباءً |
| Kasabada yaptığımız o kadar kahramancılık bir hiç içindi. | Open Subtitles | و كل ذلك العمل البطولي في البلدة كان هباءً |