| Bu şey patlarsa, tüm binayı yanında götürür! İstediğiniz bu mu? | Open Subtitles | لو أستمر عمل هذا الشيئ فسيفجر كل المبنى, أهذا ما تريدينه؟ |
| Benim kolumda Bu şey var ve sen Karanlık'ı dünyaya salmaya niyetlisin. | Open Subtitles | لدي هذا الشيئ على ذراعي و أنت مستعد لإدخال الظلام إلى العالم |
| Bu şey biraz alkole benziyor. Sen beni sarhoş etmeye çalışıyorsun. | Open Subtitles | هذا الشيئ نصفه كحول أنت تحاول أن تجعلنى أثمل |
| Tamam. Bu şeyi neyin bu kadar ölümcül yaptığını öğrenelim mi? | Open Subtitles | حسناً، لماذا لا نكتشف ما الذي يجعل هذا الشيئ خطير جدا؟ |
| Bu şeyi karı-koca iki gündür aralıksız takip ediyordunuz ve ölmesini istiyordunuz, değil mi? | Open Subtitles | لقد كنتم تتبعون هذا الشيئ لمدة يومين متتاليين ولقد أردتموه ميتاً , اليس كذلك ؟ |
| Kasabaya dönüp o şeyi öldürecek kadar cephaneyle dönmeliyiz. | Open Subtitles | نحتاج للرجوع للمدينه لاحضار مزيد من العتاد للقضاء علي هذا الشيئ |
| O şey oraya nasıl girdi? - Ve arabamla nereye gitmiştin? | Open Subtitles | و الان اخبرني اين ذهبت بسيارتي و كيف نزيل هذا الشيئ ؟ |
| Tamam, o zaman şu şeyi bulup buradan gidelim. | Open Subtitles | حسنــاَ,دعونــا نجد هذا الشيئ ونخرج من هنـــا. |
| Fakat, MacReady, düşünüyorum ki, eğer Bu şeyin küçük bir parçası bile tüm bir organizmayı ele geçirmek için yeterli ise, herkes kendi yemeğini hazırlasın, ve yanlızca konserve yemeyi öne sürüyorum... | Open Subtitles | لكن , ماكريدى لقد كنت افكر لو جزئية صغيرة من هذا الشيئ كافية لتستولى على الكائن الحى بأكملة فعلى كل شخص ان يجهز وجبتة |
| İrlanda kahvesi yapmaya çalışıyorum ama Bu şey çalışmıyor. | Open Subtitles | أحاول أن أصنع لنفسي فهوة أيرلندية ولكن هذا الشيئ الغبي علي الثلاجة |
| Bir daha asla oraya geçmem. Bu şey iğrenç kokuyor. | Open Subtitles | فمحال أنني سأعود إلي هناك هذا الشيئ يؤلم كالأم |
| Peki, Bu şey neden bu kadar önemli? | Open Subtitles | فقط أخبرني لماذا هذا الشيئ مُهِمٌّ جداً؟ |
| - Bütün hastane Bu şey üzerinde mi çalışıyor? | Open Subtitles | إذا يبدو أن جميع من في المستشفى يعمل على هذا الشيئ |
| Dün, birkaç hasta Bu şey üzerinde çalışması için zorlanmıştı. | Open Subtitles | إذا البارحة كان هناك عدد من المرضى يعملون على هذا الشيئ |
| Bu şey neredeyse patlayacaktı. Bir miksere girmiş olabilirdiniz de. | Open Subtitles | هذا الشيئ كان على وشك الإنفجار وقد كنتَ أيضاً على وشك أن تقف في خلاط عملاق |
| Hayatımda Bu şey olmadan önceki halime dönemem. | Open Subtitles | لا يمكنني ان اكون الشخص الذي كنت من قبل ان يأتي هذا الشيئ |
| Pes etmeyecek kadar iyisin. Bu şeyi yenebilirsin. | Open Subtitles | أنتِ جيدة لا تستسلمي بإمكانك التغلب علي هذا الشيئ |
| Bu şeyi mekiğe koyup, eve gideceğiz. | Open Subtitles | وهذا سبب أكثر لوضع هذا الشيئ على متن السفينة والعودة للوطن |
| Yani Bu şeyi başka yöne götürebilirim. | Open Subtitles | اعني، استطيع حقًا ان اقود هذا الشيئ الى مختلف الأتجاهات |
| o şeyi kullandığını görmek çok güzel. | Open Subtitles | جميل أن أراك تستخرج شيئا مفيد من هذا الشيئ |
| Geçen günkü gibi, O şey yüzünden çok üzgün bir şekilde eve geldi ve ona akıl vermeye çalışırken bir anda bana bağırmaya başladı. | Open Subtitles | مثل ذالك اليوم, اتت منزعجة حول هذا الشيئ وكنت احاول أن اعطيها نصيحة وبدئت تصرخ علي |
| - Bırak da şu şeyi süreyim, tamam mı? | Open Subtitles | فقط دعينى أقود هذا الشيئ من فضلك |
| Hayatta kalırız yada kalmayız ancak Bu şeyin tekrar donmasına müsade edemeyiz. | Open Subtitles | سواء فعلنا هذا ام لم نفعلة لن ندع هذا الشيئ يتجمد مرة اخرى |
| Evet, hazır sayılırsın. Dur şunu oraya sokayım. | Open Subtitles | نعم انك مستعد تقريبا اعطني هذا الشيئ هنا |
| Ben o şeyin üzerinde yürümem. 200 yıl boyunca termitler çürütmüştür. | Open Subtitles | أنا لن أذهب على هذا الشيئ عمره 200سنة من الضرر و الصدأ |
| Bu şeyle bir titreşim yayabilirsem, belki sistemi sendeletebilirim böylece biraz rüzgar eser. | Open Subtitles | لو تمكنت أن أنقل نبضة إلى هذا الشيئ يمكنني تعديل النظام ليعطينا بعض النسيم |
| Dünya klasında bir galeriyiz çünkü fakir çocukların dünya klasında bir galeriye sahip olmaları gerekir. Ve bende bunu tasarladım. | TED | لدينا معرض ذو طراز عالمي لاننا نؤمن ان الاطفال الفقراء يحتاجون الى معرض من الطراز العالمي لذلك صممت هذا الشيئ. |