| Bu teklifi bir kez yaparım. Kapıyı kapatırsan, bir daha asla açılmayacaktır. | Open Subtitles | سأقدّم هذا العرض مرّة واحدة، إذا رفضت الفرصة، فلن تُتح لك ثانيةً |
| Bu gösteri, izleyenleri ve zavallı ucubenin kendisini de aşağılıyor. | Open Subtitles | هذا العرض يحقر من كل من يشاهده، وكذلك المخلوق المسكين نفسه |
| Peki tamam, bu gösteriyi şehirdeki tüm yollarda yaptık ama kesinlikle işe yaramıyor . | Open Subtitles | حسنا ً، أتعرف ماذا؟ عملنا هذا العرض في طريق جميع أنحاء البلدة، وهذه من الواضح أنه لن ينفع. |
| Ve birisi size yanlış bilgi mi veriyor acaba, ama bu teklif gerçek. | Open Subtitles | الأن,أنا لاأعرف إذا كان أحدهم منـحك نصيحة سيئة هُنا, لكن هذا العرض حقيقي. |
| Neyse, galada harika bir yer verdi bize ve John'un dediğine göre, Bu şov ile çok yükseleceğiz. | Open Subtitles | على أي حال،لقد حصلنا على وقت عظيم في تلك البقعة من المهرجان و نحن سنكمل هذا العرض كما يقول جون |
| Siz Bu teklifi kabul etmezseniz, kabul edecek birini bulmamız çok zor olmaz. | Open Subtitles | ، إذا لم تقبل هذا العرض . سنجد ببساطة شخصاً آخر يقبله |
| Bu teklifi kabul etmezlerse, bu cesetler asla bulunamazmış. | Open Subtitles | لو أنكما لم تتقبلا هذا العرض فلن يتم العثور عن هاتين الجثتين |
| Bu teklifi kabul etmezlerse, bu cesetler asla bulunamazmış. | Open Subtitles | لو أنكما لم تتقبلا هذا العرض فلن يتم العثور عن هاتين الجثتين |
| Bu gösteri önemli bir mesajı bünyesinde saklıyor. | Open Subtitles | أتعلم, فيز, هذا العرض يحتوي على رسالة مهمة |
| Noel ruhunu yaymak için... Bu gösteri senin şansın, ve bu bulaşıcıdır, aynı AİDS* gibi. | Open Subtitles | ـ لا يمكنك الذهاب للمنزل يا رجل هذا العرض هو فرصتك |
| Eğer bu gösteriyi düzenleyebilirsen... o zaman Ajanta senin olsun. | Open Subtitles | لو نجحت في عقد مثل هذا العرض فأجانتا ستظل كما هي |
| Ve bu gösteriyi hazırlarken, çok çalışın ve geleceğe dair istek ve hayallerinizi düşünün. | Open Subtitles | وبما أنكم مبدعوا هذا العرض يجب أن تبذلوا قصارى جهدكم وفكروا بشأن طموحاتكم وحلمكم تجاه المستقبل |
| Ama bu teklif sadece bugün için geçerli. | Open Subtitles | قل له سنة ولكن هذا العرض قائم اليوم فقط. |
| Ama tabii bu teklif senin diğer konuyu halletmene bağlı. | Open Subtitles | ولكن هذا العرض مرهون بالوفاء بالقضيه الأخرى |
| Bu şov ve kasabadan biraz uzaklaşmam gerek. | Open Subtitles | أحتاج إلى إستراحة من هذا العرض و هذه البلدة |
| Git, git, lanet olası hardal lekesi. İlk kez Bu şov hoşuma gitti. | Open Subtitles | أخرجي أخرجي يا بقعة الخردل اللعينة هذه أول مرة على الإطلاق أحب فيها هذا العرض |
| Bu şovu sen yönetsen böyle bir sorunumuz olmazdı. | Open Subtitles | لم نكن لنعاني من هذه المشكلة إذا كنت لا تزال تدير هذا العرض |
| Eğer Bu gösterinin içine girebilirseniz, sadakatiniz beni çok memnun eder, Matmazel. | Open Subtitles | لو أصبحتِ عضوا في هذا العرض أود أن أعبر عن امتناني لإخلاصك آنستي |
| Bu dizi iki yıl önce iptal edildi. Sadece sor. Bekle, açıklar mı? | Open Subtitles | لقد أُلغي هذا العرض منذ سنتين اسأل فقط ، انتظر، هل المتجر مفتوح حتى؟ |
| Hayır, izlemiyorum O programı. Çok seviyesiz. | Open Subtitles | لا، أنا لا أشاهد هذا العرض هو حديث جداً. |
| Beğenmiyorsun. Beğendiğini sanıyorsun ama bu programı beğenmiyorsun. | Open Subtitles | كلا ، لا أعتقد بأنك تحبيه،و لا تحبين هذا العرض. |
| bu şovun diğerlerinden ne farkı olduğunu hâlâ anlayamıyorum. | Open Subtitles | لازلت لا أرى الفرق بين هذا العرض وأي عرض تسابقي آخر |
| O teklif saçmalığın daniskasıydı bunu sen de biliyorsun. O çocuğu kendini eğlendirebilmek için işe aldın, şimdi ise savunmasızım. | Open Subtitles | هذا العرض كان هُراءً وأنت تعلم ذلك لقد وظّفت ذلك الفتى لتُسلِّي نفسك |
| Bu gezegende Bu gösteriden haberi olmayan kalmasın. | Open Subtitles | في مكان ما , أحد مافي هذا الكوكب لا يعرف عن هذا العرض |
| bu sunum benim yaşamış olduklarımın sadece bir kısmını oluşturuyor, | TED | يمثل هذا العرض التقديمي اليوم فقط بعضاً مما تعرضت له |
| bu sunumun etkisi, sempati çağrıştırmasıdır. | TED | ولكن تأثير هذا العرض هو أن يناشد التعاطف |