| Bu ödev için iki süper markete geri dönüşüm ilanları koydum. | Open Subtitles | من أجل هذا الواجب وضعت إعلانات توضح فائدة إعادة تصنيع المخلفات. |
| Babam Bu ödev için sana yardım etti sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقدت أن والدي قام بمساعدتك في كتابة هذا الواجب المنزلي |
| Bu ödev sizin sorununuz değil "Gelecekteki Siz"in sorunu. | Open Subtitles | هذا الواجب ليس مشكلتك انها مشكلة النسخة المستقبلية منك |
| ve sıradan bir kızın bu görevi... sürdürmemizde engel olmasına asla izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | وأنا لن أقبل ببنت عادية ان بأن تؤدي هذا الواجب |
| Sıradan bir kızın bu görevi sürdürmemize engel olmasına asla izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | وأنا لن أقبل بفتاة عادية أن تؤدي هذا الواجب |
| bu görevi kabul etmeden önce, bütün departman sırf bu hırsızla aynı kandanım diye üzerime geliyordu. | Open Subtitles | قبل ان احصل على هذا الواجب, كان لدى كل قسم ياتى الى فقط لانى شاركت الماء مع هذا الحرامى. |
| Bu ödev bittiği zaman hepinizi en yüksek | Open Subtitles | حينما ننتهي من هذا الواجب سوف آخذكم ... جميعاً ... |
| Bu ödev çok dandik ya. | Open Subtitles | هذا الواجب لئيم |
| bu görevi bırakmamamın tek bir sebebi vardır. | Open Subtitles | السبب فى اني لا اتجنب هذا الواجب هو شيء واحد |
| bu görevi başka biri ile paylaşmayı zor buluyorum bu da beni hataya yöneltiyor. | Open Subtitles | أجده صعب أن أشارك هذا الواجب مع شخص آخر، مما يعرضني للوقوع في الأخطاء. |
| bu görevi yerine getirmek benim için onurdur. | Open Subtitles | سيُشرفني تَولى هذا الواجب. |
| Neden bu görevi ona vermiyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا يعهد هذا الواجب لها؟ |
| ..bu görevi tamamlamanı emrediyorum. | Open Subtitles | آمرك باستكمال هذا الواجب |