| Benim diğer yarımın O olduğuna eminim. Ve Bu inançla yaşamaya devam edeceğim. | Open Subtitles | أنا متأكّده بأنه هذا الواحد الذي جُعِلَ لي. |
| Bu, beni Bu topraklardaki en zengin hayvan taciri yapacak. | Open Subtitles | هذا الواحد سيجعلني أغنى سيد بهائم في هذه الأرض |
| Söylesene, silah satıcıları konusunda hep böyle hırslı mı yoksa Bu seferkinin özel bir anlamı mı var? | Open Subtitles | حسنا، أخبرني بهذا. هل هي متحمسة تجاه كلّ تجار الأسلحة، أم هناك شيئ يخص هذا الواحد تحديدا؟ |
| Gary bana bunlardan bir sürü yolladı ama asıl dikkatimi çeken Bu oldu. | Open Subtitles | أرسل "غاري" دزينة من الأوراق كهذه لكن هذا الواحد بالذات استرعى انتباهي خاصة |
| Bir. Bir kereliğine Bu işi ortaya çıkarmama yardım et ve sonra kurtul. | Open Subtitles | بحيث تساعدني في هذا الواحد مقابل أن تخرج أنت |
| Eminim hırsızların Bu köpekten ödü kopar. | Open Subtitles | أجل، أراهن أن هذا الواحد سيبقي بالعديد من اللصوص بعيدين. |
| Kuvvetli etkileşimler, bir kuvvetli yük parçacığı, mesela şu, renk kuarkları ile etkileşirler, mesela yeşil olanla, Bu sayede farklı renk yükü verirler -- Bu kırmızı olanı. | TED | في التفاعلات القوية، جسيم ذا قوى قوية، مثل هذا الواحد.. يتفاعل بالكوارك الملون، مثل هذا الأخضر.. لينتج عن ذلك كوارك بلون شحن مختلف.. هذا الأحمر. |
| Tamborin Adam'ı söylediği albüm Bu mu? | Open Subtitles | هذا الواحد حيث يَغنّي رجلَ دفِّ؟ |
| Bu bizim cinayet silahımız. | Open Subtitles | هذا الواحد هو سلاح جريمة القتل لدينا |
| - Korunan Bu değildi ama. - Buydu. | Open Subtitles | حسناً , ليس هذا الواحد , هذا الواحد |
| Bu yüzden tepkiler vermek beyinle ilgilidir, tabii bunun aksine. | Open Subtitles | مما يهيء ردود عكسية في مقابل هذا الواحد |
| Sanırım sen Chloe oluyorsun ve Bu demek oluyor ki Bu da senin. | Open Subtitles | أظن أنك "كلووي" أليس كذلك؟ يعني أن هذا الواحد لكِ |
| Ama Bu iyi hissettirdi var ya. | Open Subtitles | هذا الواحد يبدو جيدًا جدا ، تعلمين؟ |
| Bu çocuk için büyük bir velayet kavgası çıkacak. | Open Subtitles | انها ستكون معركة كبيرة على هذا الواحد |
| Bu arada, onlardan biri de benim. | TED | هذا الواحد هو لي، بالمناسبة. |
| Bu gelende herşeyi yaptı. | Open Subtitles | هذا الواحد فعل كل شىء اختطاف |
| Affedersiniz, Bu sonuncu mu? | Open Subtitles | - يُعذرُني. هَلْ هذا الواحد الأخيرة؟ |
| Bu da sonuncusu. | Open Subtitles | هذا الواحد الأخيرة. |
| Bu iyi stoktan, ve eğitimli. | Open Subtitles | هذا الواحد جيد وهو مدرب وجاهز |
| Bu farklı gözüküyor. | Open Subtitles | هذا الواحد يبدوا مختلفاً |