| Bence bu güzel bir haber, çünkü Orta Çağ'dan çıkmamızı sağlayacak bir fırsat sunuyor, ki bence bu konu oralardaydı. | TED | ولذلك أعتقد أن هذا خبر جيد، لأنه يتيح لنا فرصة للخروج من العصور الوسطى، الذي أشعر بأن هذا الحقل يقبع فيها. |
| Koç, ben ona bakarım. Uğradığın için sağ ol. Harika bir haber. | Open Subtitles | أيها المدرب سأتولى أمره شكراً لحضورك هذا خبر رائع |
| Bu iyi bir haber. Ben de öyle dedim. Onun adına seviniyorum. | Open Subtitles | حسناً هذا خبر جيد هذا ما قولته , أنا سعيد لاجلها |
| Ve haber bu. Bu yüzden nasıl yaptığını öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | و هذا خبر جديد لذلكأريدأن أعرفكيف فعلتهذا. |
| Bu iyi haber! Bu iyi haber! İsmin her yerde! | Open Subtitles | هذا خبر جيد، إنّي اسمكِ .بكلّ ورقة |
| bu çok kötü Richie. En azından televizyonu bırakmış. | Open Subtitles | هذا خبر سئ يا ريتشي حسنا علي الاقل تركت التلفزيون |
| bu çok güzel bir haber, harika. Yani, zaten böyle olacağı belliydi. Ama... | Open Subtitles | رائع, هذا خبر رائع, عظيم جداً أقصد, أعلم أنهم سيفعلون ذلك, لكن.. |
| Geçirdikleri yıldan sonra beklenmedik güzellikte bir haber olmuş. | Open Subtitles | حسنا هذا خبر جيد لم اتوقعه بعد السنوات الصعبه التي مروا بها |
| Benim durumuma gelecek olursak düşündüğüm gibi hamile değilmişim. Vay canına, bu iyi bir haber. | Open Subtitles | حسنا اتضح اني مشاكلي ليست كما كنت اتصورها واو , هذا خبر جيد |
| Uyarana cevap veriyorlar, bu çok iyi bir haber. | Open Subtitles | إنهم يتتبعون المحفِّزات و هذا خبر جيد جدّاً |
| Ailesini, bütün kötü haberlerden sonra bunun iyi bir haber olduğuna ikna etmeliyim. | Open Subtitles | يجب علي أن أذهب و أتكلّم مع العائلة و أقنعهم بأن هذا خبر جيد على الرغم من كل الأخبار السيئة |
| Telefonda verilecek bir haber değil bu, yüz yüze verilecek bir haber. | Open Subtitles | هذا ليس خبراً يمكنني قوله عبر الهاتف هذا خبر يجب أن أقوله وجهاً لوجه |
| Bu ciddi bir haber çünkü söz konusu adam babasının eski emir eri | Open Subtitles | هذا خبر جدي لأن الرجل كان يحتل منصب مرافق والدها |
| Bu gerçekten harika bir haber, bayan. Kim bu şanslı adam? | Open Subtitles | هذا خبر سعيد يا انسة, من سعيد الحظ ؟ |
| Oh bu çok kötü! Anlamıyorum. Bu iyi bir haber. | Open Subtitles | هذا هراء - أنا لا أفهم، هذا خبر سار - |
| Yo, yo bu harika bir haber. Teşekkürler doktor. | Open Subtitles | لا ، لا ، هذا خبر رائع شكراً يا طبيب |
| Bu süper bir haber, değil mi Şef? | Open Subtitles | هذا خبر عظيم، أليس كذلك أيها القائد؟ |
| Yapma be, kız döndü işte. Süper bir haber bu. | Open Subtitles | هيا، لقد عادت هذا خبر سار |
| Süper bir haber bu. | TED | هذا خبر عظيم . |
| - Tom, harika bir haber bu. | Open Subtitles | (توم)، هذا خبر رائع، هل أنت متأكد؟ |
| -Eveeeeeet. Carla bebeğim, bu çok kötü. Biliyorsun seni gerçekten uçuracaktım. | Open Subtitles | حبيبتي ، هذا خبر سيئ لأنني كتبت عهود ستطير صوابك |
| bu çok üzücü bir durum. Sizi yalnız bırakacağım. Hoşça kalın. | Open Subtitles | هذا خبر مؤلم بالتأكيد سأتركك، إلى اللقاء |