| Söylüyorum ya, o adamları tanımıyordum. Bir şeyler içmeye geldiler, o kadar. | Open Subtitles | انا اخبرك انني لا اعرف هؤلاء الرجال اتوا للشرب، هذا كل مااعرفه | 
| Brandon kitapları bağlamak için garip bir yol seçmiş, o kadar. | Open Subtitles | اعتقد أنها طريقة سيئة لربطهم هكذا، هذا كل ما فى الأمر. | 
| Havuzlardan Tüm suyu çekin. İhtiyacımız olan suyu bu karşılar. | Open Subtitles | فلنضخ مياه جميع الأحواض هذا كل ما نحتاجه من المياه | 
| Yarasaların sosyal karmaşıklığını anlamak açıklamak için sadece bu yetiyor. | TED | هذا كل ما في الأمر لتفسير التعقيد الاجتماعي لهذه الخفافيش. | 
| Bunu her akşam söylüyor olmak ne kadar da harika. | Open Subtitles | ما مدى روعة أنني أستطيع قول هذا كل ليلة ؟ | 
| Hepsi bu kadar teşekkürler. Sayın Yargıç, size bu silahı göstermek istiyorum. | Open Subtitles | هذا كل شيء، شكرا لك فضيلتكم، اود ان اعرض عليكم هذا المسدس | 
| - Bu kadar, tek bir iş! - Jim, yapma, sakin ol. | Open Subtitles | هذا كل ما فى الامر جيم , هيا يا رجل , اهدأ | 
| Temel olarak Bohr'un atomun yapısıyla ilgili... teorisi hakkında bilmen gerekenler bunlar. | Open Subtitles | حسنا هذا كل ماتحتاج ان تعرفه الان حيال نظريه بول للتركيب الذري | 
| 60.000 dolarlık mal vardı! O paraya ihtiyacım var! Bütün paramız oydu! | Open Subtitles | كانت تساوي 60 ألف دولار أحتاج لهذا المال، هذا كل ما لدينا | 
| Tehlikeli olduğunu biliyorum, ama elimizde bir tek bu var. | Open Subtitles | أنا أعلم أن الأمر خطير ولكن هذا كل ما لدينا | 
| Bu kanun 24 saat sonra geçerli hale gelecek. o kadar! | Open Subtitles | هذا القانون ساري المفعول في 24 ساعة القادمة هذا كل شيء | 
| Tuhaf değil baba. Bu ona göre değildi, o kadar. | Open Subtitles | ليس غريب الأطوار لم يرد المقال فحسب, هذا كل شىء | 
| Öfkeyle birkaç kez koltuğa yumruk attım ama o kadar. | Open Subtitles | تعلم، قمت بلكم المقعد مرتين بغضب كان هذا كل شيء | 
| Bir nedeni yok. Annen kardeşimle birlikte olmaya başladı, o kadar. | Open Subtitles | لا سبب, صادف فقط أن أمك تضاجع أخي, هذا كل شيء | 
| Tek söylediğim, artık sizin numaralarınızı yemeyecek kadar zekiyim, o kadar. | Open Subtitles | كل ما أقوله أنني أعرف كل خدعك الآن هذا كل شئ | 
| Biz Tüm cellat daha iyi bir sınıf , ihtiyacınız var demektir. | Open Subtitles | فهذا يعني أننا بحاجة إلى فئة أفضل من الجلادين، هذا كل شيء | 
| - O para Tüm varlığımdı. - Sana nasıl anlatacağımı bilmiyorum. | Open Subtitles | هذا كل ما لدى لا أعرف ماذا أقول لك، يا رجل | 
| Seni nasıl mutlu ettiğini biliyorum. Benim için sadece bu önemli. | Open Subtitles | أعلم مقدار السعاده الذى يسببه لكى هذا كل ما يهم لى | 
| Ben sadece bu çocuğun kim olduğunu öğrenmeye çalışıyorum, hepsi bu | Open Subtitles | أردت فقط أن أعرف من يكون هذا الصبي, هذا كل شيء | 
| Kızlarımıza cesur olmayı öğrettiğimizde ve onları teşvik eden bir grup oluşturduğumuzda inanılmaz şeyler inşaa edecekler ve Bunu her gün göreceğiz. | TED | عندما نعلم الفتيات أن يكن شجاعات ونمتلك شبكة داعمة لتشجيعهن، فسوف يقمن ببناء أشياء لا تصدق، وأنا أرى هذا كل يوم. | 
| Günaydın, insan bekçi. Bizi içeri al. Hepsi bu kadar. | Open Subtitles | عمت صباحا, أيها الحارس البشرى دعنا ندخل هذا كل شىء | 
| - "Bu kadar Gitmeliyim" | Open Subtitles | هذا كل شيء. عليّ الذهاب ما كان هذا بحق الجحيم؟ | 
| Üzerlerindeki her şey bunlar. Arabada ikinci bir kamera bulduk. | Open Subtitles | هذا كل ما وُجد معهم، وجدنا آلة تصوير أخرى بالسيارة. | 
| İşte Bütün duymak istediğim buydu. Bu şey mükemmel işe yarıyor. | Open Subtitles | هذا كل ما أحتاج سماعه ياولد، هذا الشئ يعمل بشكل ممتاز | 
| Bunu resmi prosedür dışında yapıyorum... ve yapabileceğim bundan ibaret. | Open Subtitles | لكن من جانب التحضير المهني هذا كل ما يمكنني فعله | 
| Örneğin, eğer şutlarının genelde %47'sini atan bir oyuncu varsa, tek bildiğiniz sadece buydu. | TED | اذن على سبيل المثال، اذا كان هناك لاعب الذي عموما جعل 47 بالمئة من الرميات، هذا كل ما عرفتوه مسبقا. |