| Ama çok dikkatli olmalısın. Bu çok hassas bir durum. | Open Subtitles | لكني يجب أن أمضي بشكل حذر هذا وضع حساس جداً |
| Kimse Albay O'Neill'ın buraya geri dönmesini benden fazla isteyemez, fakat Bu çok hassas bir durum. | Open Subtitles | لا أحد يريد عودة الكولونيل أونيل أكثير مني ولكن هذا وضع دقيق |
| Eğer Bu çok iyi planlanmış bir şakaysa şimdi bunu söylemenin tam zamanı: | Open Subtitles | كان هذا وضع كل مزحةعمليةَ ، سيكون هناك كثير ل أقول، |
| Pol Madis'i kasabanın dışına atarız böylece herkes kazanır. | Open Subtitles | سنُخرج "بول ماديز" من المدينة هذا وضع مُربح للجميع. |
| Pol Madis'i kasabanın dışına atarız böylece herkes kazanır. | Open Subtitles | سنُخرج "بول ماديز" من المدينة هذا وضع مُربح للجميع. |
| Affedersin, Bu çok kötü bir durum ancak daha da kötüleştirmene izin veremem. | Open Subtitles | إسمحي لي . هذا وضع صعب لكن لاأريدكِ ان تصعبية أكثر |
| Bu çok eğlenceli. Cinayeti saymazsak tabii. | Open Subtitles | هذا وضع مرح باستثناء جريمة القتل |
| Bu çok ciddi bir durum. Kız kardeşim Smithsonian'da çalışıyor, | Open Subtitles | لا أعتقد أنّكِ تفهمين هذا وضع خطير جداً |
| Bu çok yeni bir durum. | TED | هذا وضع جديد جداً. |
| Bu çok kötü oldu. Onun için üzgünüm. | Open Subtitles | هذا وضع سىء جداً، أنا آسف |
| Neredeyim ben? İleri marş! Bu çok hassas bir konu. | Open Subtitles | تقدم هذا وضع حساس |
| Bu çok kötü, dostum. | Open Subtitles | هذا وضع سيء ، صاح |
| Bu çok ciddi bir durum. | Open Subtitles | هذا وضع خطير للغاية |
| Hislerini anliyorum ve Bu çok dogal. | Open Subtitles | أتفهممشاعركِ, و هذا وضع طبيعي |