| Bir şeyi tartıştığınız zaman, nedenleri ve kanıtları olan birini ikna edemezsiniz çünkü mantık yürütme bu şekilde çalışmıyor. | TED | إذا كنتم تناقشون شيئًا، لن تستطيعوا إقناع الشخص الآخر بالأسباب والدليل، بسبب ليست هذه الطريقة التي يعملُ فيها المنطق. |
| ben, kanserin gelecekteki tedavi yönteminin bu şekilde olacağına inanıyorum. | TED | فأنا أعتقد أنه ستكون هذه الطريقة التي يعالج فيها السرطان بالمستقبل. |
| Okyanuslara bu şekilde gitmeliyiz. | TED | هذه الطريقة التي يجب أن نذهب بها الى المحيطات. |
| Resifimin işte bu şekilde olmasını istiyorum. | Open Subtitles | هذه الطريقة التي أريد شعبتي المرجانية أن تكون |
| Pekala, burada, Jorge'nin salonunda işler böyle yürümüyor. | Open Subtitles | ليست هذه الطريقة التي نفعل بها الأشياء في صالة ـ هورهي ـ |
| Oğlu, onu bu şekilde mi hatırlasın istiyorsun? | Open Subtitles | هل هذه الطريقة التي تريدين إبنه أن يتذكره فيها؟ |
| Sizin halkınız bu şekilde tanışmaz mı? | Open Subtitles | أليست هذه الطريقة التي تقدمون بها أنفسكم؟ |
| Ödemeyi bu şekilde yapamazsınız. Vezne orada. | Open Subtitles | ليست هذه الطريقة التي تسير بها الامور امناء الصندوق هناك |
| Evimi de bu şekilde almıştım. Varım. | Open Subtitles | هذه الطريقة التي سأشتري بها بيتي أنا معكم |
| Tekrar bu şekilde olmasını istemiyorum. | Open Subtitles | ليست هذه الطريقة التي أريد بها حدوث هذا ثانيةً. |
| bu şekilde oynamak istiyorsanız, öyle olsun. | Open Subtitles | إنْ كانت هذه الطريقة التي ستلعبين بها فلا بأس |
| Söylemediğine göre, bu şekilde kalacak. | Open Subtitles | لمتقمبالإستسلام، لذا هذه الطريقة التي ستجري بها الأمور |
| Bu zamanı bu şekilde mi geçirmek istiyorsun yani, ağlayarak? | Open Subtitles | هل هذه الطريقة التي تودين بها قضاء الوقت، البكاء؟ |
| Ben bu şekilde fırlatıyorum. Atla da al şimdi. | Open Subtitles | هذه الطريقة التي أرمي بها أقفز الى هناك وأحضرها |
| bu şekilde gitmek istediğinden emin misin? | Open Subtitles | هل انتي متأكدّة بأنّ هذه الطريقة التي ستهربين بها؟ |
| Zaten bu şekilde yaşamıyor musun? | Open Subtitles | أليس هذه الطريقة التي تعرفها؟ أليست كذلك عبرت؟ |
| Kafana girmesine izin verme. Korkarım ki bu şekilde olacak. | Open Subtitles | لا تدعي الأمر يبتعد عن ذهنك أخشى أن هذه الطريقة التي ستجري بها الأمور |
| Hayal kırıklığına uğramadım. Olayın bu şekilde sonuçlanacağını düşündüğüm söylenemez ama belki de haklısındır. | Open Subtitles | لست خائب الاَمل ليست هذه الطريقة التي تخيلتها لنحل الأمر |
| Tamam. Madem bu şekilde oynamak istiyorsun. | Open Subtitles | حسنٌ , اذا هذه الطريقة التي تريد ان تلعب بها. |
| Bu işler böyle. Artık biliyorsun. | Open Subtitles | هذه الطريقة التي تجري بها الأمور، الآن صرت تعرف. |
| Ama Binbaşı Daniel bizi toplayana dek işler böyle yürüyordu. | Open Subtitles | و لكن هذه الطريقة التي تسير به ألمور حتى المسؤول دانييل جمعنا كفريق |