| Bu destekçiler, bu markayı benimseyen, onlara destek olan, onlara yardım eden ve bizim yardım elini uzatmamız gereken insanlardır. | TED | هم الأشخاص الذين يستثمروا في الإرهاب، وهم من يدعم الإرهابيين ويساعدونهم، وهم من يبنغي أن نمد لهم يد العون. |
| İstifçilerden daha çok sevdiğim tek şey, kapıdan geçemeyen şişman insanlardır. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أحبه أكثر من المكتنزين هم الأشخاص السمينين لدرجة أنهم لا يستطيعون العبور من الأبواب |
| En nihayetinde elimizde tek kalan güvendiğimiz insanlardır. | Open Subtitles | في نهاية اليوم، الشيء الوحيد الذي نملكه هم الأشخاص الذين نثق بهم |
| Daha önemlisi: iletinizi okuyan insanların sayısı ya da yazdıklarınızı okuyan insanlar kim? | TED | ما هو المهم: عدد قُراء المنشور الذي كتبته، أم من هم الأشخاص ذوو التأثير الذين يقرؤون ما تكتب؟ |
| Düşünce deneyinden önce komik video seyreden insanların da. | TED | وهؤلاء هم الأشخاص الذين يشاهدون مقطعًا كوميديًا قبل القيام بتجربة فكرية. |
| Bir polis için insanların, delilikleri yüzünden öldürülmesinden kötüsü yoktur. | Open Subtitles | أسوأ شئ لضابط البوليس هم الأشخاص الذين يقتلون لأسباب قذره تثير الغثيان |
| Belki de o insanlar boynuzunu çıkarttığın insanlardır. | Open Subtitles | حسناً, ربما هؤلاء هم الأشخاص الذين عليك التضحيه من أجلهم |
| ahraman olmak için normalden farklı olmalısınız, çünkü her zaman grup uyumluluğunun dışındasınız. Kahramanlar olağan dışı sosyal eylemlerde bulunan olağan insanlardır. | TED | لتصبح بطلا يجب عليك أن تتعلم أن تخالف ما هو سائد ومُسَلّم به، إذ عليك دائما أن تسبح عكس تيار الإجماع. إن الأبطال هم الأشخاص العاديون الذين يقومون بأفعال غير مألوفة في المجتمع. |
| 'Kızılderililer, okumayı, kıyafetlerini yıkamayı bilmeyen insanlardır' şeklinde yanıtladılar. | Open Subtitles | فقالوا: "الهنود هم الأشخاص الذين.. ..لا يمكنهم القراءة ولا يعرفون كيف يغسلون ثيابهم" |
| Benim müşterilerim önemsediğim insanlardır. | Open Subtitles | .زبائني هم الأشخاص الذين أكترث لأمرهم |
| Partimizin liderlerini galaya gelecek insanların cüzdanları belirliyor. | Open Subtitles | هؤلاء هم الأشخاص الذين يحددون قادة حزبنا. |
| Klasik bir örnek: biraz kilolu insanların kasıtlı olarak fazla kesilmiş bir fotoğraf seçmeleri ya da kel erkeklerin, örneğin, kasıtlı olarak şapka taktıkları fotoğrafları seçmeleri... | TED | المثال التقليدي هم الأشخاص ذوو الوزن الزائد الذين يختارون عمدا صورا مبتورة بشكل واضح، أو شخصا أصلع، مثلا، يختار عمدا صورة له وهو يرتدي قبعة. |
| Ve ayrıca gördük ki karşılaştığımız en akıllı ve yaratıcı ve fevkalade ve mahir insanların bazıları sokaklardaydı, bir mücadelenin içindeydi. | TED | وقد إكتشفنا أيضاً أن بعضاً من أكثر الناس ذكاءاً وإبداعاً وروعة وحكمة هم الأشخاص الذين إلتقينا بهم في الشوارع، ومنخرطين في صراع. |
| Hayatındaki insanların kim olduğunu bilmiyorum. | TED | لا أعرف من هم الأشخاص في حياتك. |
| Neden? Çünkü araştırmalarımda dünyayı gerçekten değiştiren insanların, yaşama ve düşünme şeklimizi değiştiren insanların, ilk başta ve çoğu kez reddedilen insanlar olduğunu öğrendim. | TED | لماذا؟ لأني وجدت في بحثي أن الأشخاص الذين يقومون بتغيير العالم الذين يغيرون من طريقة تفكيرنا ومعيشتنا، هم الأشخاص الذين قوبلوا برفض مبدئي وعنيف في أحيان كثيرة. |