Göğsümde kahrolası bir yılan var, ve şu anda çivilerin üzerindeyim. | Open Subtitles | هناك أفعى لعينة على صدري و أنا على المسامير الآن |
Galiba şu ağacın üzerinde, değişik zikzak desenli bir esmer yılan var. - Hangisi lazımdı bize? | Open Subtitles | هناك أفعى سمراء مع نمط متعرج آخر على هذه الشجرة، من التي نريدها؟ |
bir yılan var. | Open Subtitles | هناك أفعى حفرته يجب أن تكون قريبة |
- Kımıldama! Poponda yılan var. | Open Subtitles | لا تتحركي هناك أفعى على مؤخرتك |
İçimizde, kanın kutsama olduğunu, sevginin de nefret olduğunu söyleyen bir hain var. | Open Subtitles | هناك أفعى بحديقتنا، الشخص الذي يقول أن الدماء مباركة والكراهية حب، |
İçimizde, yalanlarıyla kardeşlerimiz baştan çıkaran bir hain var. | Open Subtitles | هناك أفعى بحديقتنا، الشخص الذي يغوي إخواننا وأخواتنا المضطربين بأكاذيبه. |
Bana deneği içeri davet ettiğini ve "Biliyor musun, yan odada bir yılan var ve birazdan oraya gideceğiz" dediğini söyledi. Söylediğine göre deneklerin çoğu | TED | قال لي بأنه يدعو الشخص المشارك في الاختبار إلى الدخول للغرفة ويقول: "هل تعلم بأن هناك أفعى في الغرفة المجاورة ونحن ذاهبون الى هناك" الأمر الذي يرد عليه أغلبهم كما ذكر |
Uçakta büyük bir yılan var, Jock! | Open Subtitles | هناك أفعى كبيرة في الطائرة |
Ayağının altında bir yılan var. | Open Subtitles | هناك أفعى تحت أقدامك. |
Burada bir yılan var. Ne? | Open Subtitles | (هناك أفعى هنا يا (إيمي ماذا؟ |