| Demek istediğim bilemiyorum, sanki ortada bir yüksek güçlü çalışan kadın kutusu var, bir de nişanlı/eş kutusu var ve... ben sadece aynı anda iki kutuya birden nasıl gireceğimi bilmiyorum. | Open Subtitles | , قصدي هو . . أنه , لا أعرف , يبدو انه هناك صندوق المرأة العاملة |
| Kapı girişinde anahtar kutusu var! | Open Subtitles | أجل، كان هناك صندوق أفقال عند الباب الأمامي. |
| Ya sana, bu adada bir yerlerde çok büyük bir kutu var desem, | Open Subtitles | ماذا إن قلت لك بأنه بمكان ما على الجزيرة هناك صندوق كبير جداً |
| bir kutu var, ve kutunun içinde, şarkı söyleyen ve enstruman çalan minik insanlar var. | Open Subtitles | , هناك صندوق , وبداخل الصندوق هناك رجل صغير جدا الذي يغني ويعزف الآلات الموسيقية |
| Denizin dibinde demirle bağlı bir sandık var. Orada yıldız şeklinde bir anahtar bulacaksın. | Open Subtitles | فى أسفل البحر هناك صندوق مقيد فى حديد هناك بداخله مفتاح على شكل نجمة |
| Yatak odası dolabında, yere sabitlenmiş metal bir kutu vardı. | Open Subtitles | كان هناك صندوق معدني موصد بالارض في خزانة غرفة نومه |
| Ya sana, bu adada bir yerlerde, çok büyük bir kutu olduğunu söyleseydim? | Open Subtitles | ماذا إن قلت لك بأنه بمكان ما على الجزيرة هناك صندوق كبير جداً |
| Çöpte ambalaj kağıdıyla birlikte bir mücevher kutusu var. | Open Subtitles | هناك صندوق مجوهرات في القمامة مع ورق تغليف |
| Sadece senin açabileceğin bir güvenlik kutusu var. | Open Subtitles | هناك صندوق ودائع لا يمكن الوصول اليه الا من قبلك |
| Güzel, kahverengi, küçük bir müzik kutusu var. | Open Subtitles | هناك صندوق موسيقى بنى صغير لطيف |
| Kayıp eşya kutusu yok ki. Kıç kutusu var. | Open Subtitles | لا يوجد صندوف مفقودات هناك صندوق مؤخرات |
| Beğenmiyorsan orda bir şikâyet kutusu var. | Open Subtitles | لو لايعجبك ذلك يوجد هناك صندوق للشكاوى |
| Peter, mutfakta bana geldiği yazan bir kutu var ancak içinde hiçbir şey yok. | Open Subtitles | بيتر، هناك صندوق مفتوح بالمطبح معنونه إلي لكنها فارغه |
| Şurada bir kutu var ama bana göre çok yukarıda. | Open Subtitles | هناك صندوق لها، لكنني لا أستطيع بلوغ علوه. |
| Torpido gözünde metal bir kutu var. Çıkart onu. | Open Subtitles | هناك صندوق معدني في درج السيارة, أخرجه. |
| Delilah, çatı arasında kocaman, kırmızı bir sandık var. | Open Subtitles | ديليلا، هناك صندوق أحمر كبير في الغرفة العلوية |
| Depoda bir sandık var. Patty hakkında elimde ne varsa onun içinde. | Open Subtitles | هناك صندوق في الخزانة، يحوي كلّ ما لديّ ضدّ (باتي) |
| Geçen gün, taşımacıların almasını istemediğin bir kutu vardı. | Open Subtitles | في اليوم السابق كان هناك صندوق ولم تدعي المحركون يأخذونه |
| Whiteland yöresine ait başka bir kutu vardı. | Open Subtitles | هناك صندوق اخر من نبيذ وايتلاند الأبيض |
| Ya sana, adada bir yerde büyük bir kutu olduğunu söylersem, | Open Subtitles | ماذا لو قلت لك أنّه في مكان ما على هذه الجزيرة هناك صندوق كبير |
| Ya sana bu adanın herhangi bir yerinde kocaman bir kutu olduğunu ve hayal ettiğin her şeyin, istediğin her şeyin kutuyu açtığın zaman içinde olacağını söyleseydim? | Open Subtitles | ماذا إن قلت لك أنه بمكان ما على الجزيرة هناك صندوق كبير جداً و ما تتخيله به ما تريد أن يكون به |