| Adalet diye bir şey varsa şu dünyada, o para senin kefen paran olacak. | Open Subtitles | لو كان هناك عدالة في العالم فسيذهب كل سنت من هذا المال إلى الحانوتية |
| Geri adım attım ve bekledim, ama bu ülkede Adalet diye bir şey yok. | Open Subtitles | لقد وقفت جانباً وانتظرت ولكن ليس هناك عدالة في هذا البلد |
| Ona hizmet etmek için elimden geleni yaparım, fakat başaramazsam, daha yüksek bir adalet var, inan bana. | Open Subtitles | انا افعل ما استطيع لخدمتها, ولكن لو فشلت, هناك عدالة أكبر, صدّقنى |
| İnsan oğlundan daha yüce bir adalet var. Beni o yargılayacak. - Ne? | Open Subtitles | هناك عدالة أسمى من عدالة الإنسان" "هو من سيحاكمني |
| Yasalara saygılı bekar erkekler için Adalet yok mu? | Open Subtitles | هل هناك عدالة ل الرجال يحترمون قانون واحد؟ |
| Burada adalet olmayacak! Tabii bunu biz kendimiz sağlamazsak! | Open Subtitles | لن تكون هناك عدالة ما لم نحققها بايدينا |
| Çünkü Adalet falan yok. | Open Subtitles | لأن ليس هناك عدالة. |
| Artık eşin,dostun yok. Eğer adalet yerini bulursa işin de olmayacak. | Open Subtitles | لا أصدقاء ولا مشجعين وإن كانت هناك عدالة ن لا عمل |
| Adalet diye bir şey varsa yiyeceğin ceza çok büyük bir, iki, üç, dört. | Open Subtitles | ... إن كان هناك عدالة , ستكون واحدة اثنتان ثلاثة أربعة |
| Adalet diye bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك عدالة. |
| Bu dünyada Adalet diye bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك عدالة في هذا العالم. |
| - Adalet diye bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك عدالة. |
| İnsan oğlundan daha yüce bir adalet var. | Open Subtitles | هناك عدالة أسمى من عدالة الإنسان |
| "Wilkes adliye merdivenlerinde muhabirlerle konuştu." "İnsan oğlundan daha yüce bir adalet var. Beni o yargılayacak." | Open Subtitles | قالت (ويلكيس) بالتحقيق: "هناك عدالة أسمى "من عدالة الإنسان, هو من سيحاكمني |
| Dr. Holland yerine getirilmesi gereken bir adalet var. | Open Subtitles | هناك عدالة الّتي ستخدم هنا. |
| "Elle Öğrendik" diye grubu olan adam mala vuruyorsa, dünyada Adalet yok demektir. | Open Subtitles | لو أنّ رجلاً بفرقة تُدعى "اليد المُثقفة" ينال علاقة جنسيّة، فإنّه ليس هناك عدالة بالعالم. |
| Adalet yok. | Open Subtitles | أعنى ليس هناك عدالة |
| Bunda hiç Adalet yok. | Open Subtitles | ليس هناك عدالة في ذلك |
| Adalet falan yok. | Open Subtitles | ليس هناك عدالة |
| Ellen hâlâ öfkeliydi çünkü ona göre yeğeninin ölümü konusunda adalet yerini bulmamıştı ve Darlene'le ikisinin intikam cinayetleri konusunda anlaşmalılardı. | Open Subtitles | لأنه لم تكن هناك عدالة لابن شقيقتها المقتول و هي و دارلين اتفقتا على ان تتبادلا جرائم الانتقام |