| O kadar eşcinsel ve hızlıydım ki, bu konuda kimseyle tartışmanın bir yararı olmazdı. | Open Subtitles | أصبحتمنحرفاًبسرعة, لم يكن هناك فائدة من التجادل مع احد في هذا |
| Küçük kapının yanında durmanın bir yararı görünmüyordu. | Open Subtitles | لم يكن يبدو أنه هناك فائدة من الانتظار عند الباب الصغير |
| Karşı koymanın bir yararı yok | Open Subtitles | يبدو لي أنه ليس هناك فائدة من المقاومة |
| Sadece bizi takip etmenin bir anlamı olmadığını göstermek istiyorum sana. | Open Subtitles | أردت أن أريك أن ليس هناك فائدة من استمرار والبحث عنا |
| Hem ikimizin de ölmesinin bir anlamı yok, anlıyor musun? | Open Subtitles | وليس هناك فائدة من موتنا هنا أيضاً، هل تفهم؟ |
| Anlatmanın da bir faydası yok. | Open Subtitles | و ليس هناك فائدة من توضيح الأمور أيضاً |
| Esrarkeş gençleri tutuklamanın bir yararı olmaz. | Open Subtitles | هذا ضدّ الإجراءات -ليس هناك فائدة من اعتقال فتى حـشـاش |
| Uzaktan ateş etmenin, boşuna mermi harcamak dışında bir anlamı yok. | Open Subtitles | ليس هناك فائدة من التصويب البعيد أنت فقط تضيع ما لديك من طلقات |
| Üste değil, içeri girmenizin bir anlamı yok. | Open Subtitles | ليس في القاعدة, ليس هناك فائدة من دخولكم |
| Bu tasarımla çok rahat edemezsin, yoksa bir anlamı yok. | Open Subtitles | لذا لا يمكنك أن تسلك طريق آمن مع هذة التصاميم . وإلا لن يكون هناك فائدة من الامر كله |
| İşler sarpa sarınca, yangının kaza gibi görünmesinin bir anlamı kalmamıştır. | Open Subtitles | لن يعد هناك فائدة من ترتيب حريق يبدو عفوي |
| Bunları saklamanın bir anlamı yok. | Open Subtitles | ليس هناك فائدة من الإحتفاظ بهذه الأوراق |
| Kaçmanın bir faydası yok. | Open Subtitles | ليس هناك فائدة من محاولة الفرار |
| Kaçmanın bir faydası yok! | Open Subtitles | ليس هناك فائدة من الركض |