| Evet, biliyorum, yetkisini düzgün ve akıllıca kullanmayan, paylaşmayan yetkili kadınlar var. | TED | وأجل، أعلم.. أن هناك نساء يمتلكن القوة ولا يستخدمنَها جيداً وبحكمة وهناك من لا يتشاركنَ القوة. |
| Şu an burada evlerinde tartıları bile olmayan bazı beyaz kadınlar var. | Open Subtitles | هناك نساء بيض هنا الآن لا يضعون ميزان في منزلهم |
| Benim katımda yaşayan çocuklu kadınlar var ve bebeğin biberonunu temizlemek için su dahi kaynatamıyorlar. | Open Subtitles | هناك نساء وأطفال في طابقي ولا يمكنهن حتى أن يغلن الغلاية حتى يتمكنن من تعقيم زجاجات أطفالهن. |
| Bu son 10 günde buralara yabancı bir kadın gördün mü hiç? | Open Subtitles | في العشرة أيام الماضية لم تري أي نساء يبدو أن هناك نساء هنا, أليس كذلك؟ |
| Benim geldiğim yerde, Hıristiyan... çok güzel kadınlar vardır, bir erkeğin aklını öylesine çelerler ki... insan onlar uğruna seve seve ölüme gider. | Open Subtitles | من حيث اتيت ايها المسيحي هناك نساء يمتلكن عقول الرجال بجمالهن لذا هو قد يموت لاجلهم بكل سعاده |
| Ama diğer taraftan... bir numaralı erkeğimle oynaşacak başka kadın yok burada. | Open Subtitles | لكن من الناحية الأخرى... ليس هناك نساء أخريات هنا للإستخفاف بولدي الأول. |
| Ama mesele, dışarıda o kadar güzel kadın var ve sen bana bu harika partiyi verecek kadar harikasın. | Open Subtitles | لكن فكري بأن هناك نساء رائعات هناك وأنت رائعة لتمنحيني الحفلة الرائعة |
| Ama bu dünyada Bayan Sonia gibi kadınlar da var. | Open Subtitles | ولكن هناك نساء مثل السيدة سونيا فى هذا العالم أيضا |
| Hatta peşinde bu kadar kadın varken | Open Subtitles | هناك نساء عديدات قد يُغمى عليهن من فرط التأثر... |
| Vajinalarını yeni göstermek için kızlık zarlarını diktiren kadınlar olduğunu biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعلم هناك نساء الذين يواجهون في الواقع... ... مهابلهن إعادة مخيط لجعلها وكأنها جديدة مرة أخرى؟ |
| Şimdi her yerde kadınlar var. Azınlığım. | Open Subtitles | الآن هناك نساء في كل مكان لقد فاقوا عدداً |
| Havuzda çıplak kadınlar var. | Open Subtitles | هناك نساء عاريات في حمام السباحة |
| - Deniyorum ama her yerde kadınlar var. | Open Subtitles | أحاول، و لكن هناك نساء في كل مكان. |
| Emilia, gerçekten kocalarını böyle iğrenç bir şekilde aldatan kadınlar var mıdır? | Open Subtitles | اتظنين يا اميليا ان هناك نساء |
| Orada kadınlar var. | Open Subtitles | كان هناك نساء هنا. |
| Bir de kadınlar var, gerçi. | Open Subtitles | ! ما زال هناك نساء ، على الرغم من ذلك |
| Bir saniye. 200metre ilerde bir kadın ve bir çocuk var ve konvoya doğru geliyorlar. | Open Subtitles | لحظة من. كان هناك نساء وأطفال، في حدود 200 ساحة، والانتقال نحو القافلة. |
| 200 metre ilerde konvoya doğru ilerleyen bir kadın ve bir çocuk var. | Open Subtitles | كان هناك نساء وأطفال داخل 200 ياردة نحو القافلة. |
| Bir saniye. 200metre ilerde bir kadın ve bir çocuk var ve konvoya doğru geliyorlar. | Open Subtitles | لحظة من. كان هناك نساء وأطفال، في حدود 200 ساحة، والانتقال نحو القافلة. |
| Tanrının varlığından emin değiliz... ama kadınlar vardır. | Open Subtitles | هناك نساء لا نعلم أن كان هناك الهه ...و لكن هناك نساء |
| Kendilerini oyuncuların kucağına atan kadınlar vardır. | Open Subtitles | و طبعاً كان هناك نساء... يرمون أنفسهم بأحضان كل اللاعبين |
| T, güzel kadın yok diye söylenmeyi bırakmalısın. | Open Subtitles | توقفي عن القول ليس هناك نساء جميلات |
| Ama dışarıda bir sürü kadın var. | Open Subtitles | أعلم كم كنت تحبها ولكن هناك نساء أخريات بالخارج |
| Ayrıca bayılan kadınlar da olacak, bence senin hoşuna gider. | Open Subtitles | أيضاً, سيكون هناك نساء في حالة الإغماء, أعتقدت بانك ستحب هذا |
| - Mal varlığını görünce kendinden geçecek o kadar kadın varken, mutsuz bir evlilik yapmanın manası yok. | Open Subtitles | -ليس هنالك ما يدعو ... لفرض زيجة كهذه قد تتسبب بالتعاسة، هناك نساء عديدات قد يُغمى عليهن من فرط التأثر... |
| Yeryüzünde beni isteyen kadınlar olduğunu öğrendim. | Open Subtitles | - تعلمت أن هناك نساء في هذا العالم و اللاوتي يرغبنّ بي |