| Onlardan üç tane var, fakat bunun için arama izni çıkarttım, tamam mı? | Open Subtitles | هنالك ثلاثة مركبات من ذلك الطراز ولكني أحضرت مذكرة لواحده منهم ، حسنٌ؟ |
| Pekâlâ, civarda sadece üç tane var. | Open Subtitles | . حسناً , هنالك ثلاثة فحسب بالمنطقة . حسناً , هو لن يُخاطر بالقبض عليه |
| Aslında bunlardan üç tane var. | Open Subtitles | لا اصدق هذا هنالك ثلاثة منهم في الواقع |
| Bu tip boya bulunan sadece üç yer var. | Open Subtitles | هنالك ثلاثة أماكن لديها هذا النوع من المسحوق |
| En az üç yada dört balina var hepsi birbirlerine çarparak ve birbirlerinin önüne geçmeye çalışarak dişinin arkasında yer kapmaya çalışıyor. | Open Subtitles | كان هنالك ثلاثة أو أربعة ذكور كحدٍ ادنى قد عبرت، كانوا يتنافسون ويكيلون اللكمات لبعضهم حيث يُحاولون نيل موقع الطليعة خلف الأنثى. |
| En az üç kişi de roketatarlar ile geminize doğru yola çıktı. | Open Subtitles | ولكن علي الأقل هنالك ثلاثة منهم . ذهبوا لإحاطة سفينتك الأن . مع قاذفات الصواريخ |
| Onlardan üç tane var. Tamam mı? | Open Subtitles | هنالك ثلاثة تماسيح |
| üç tane var! | Open Subtitles | هنالك ثلاثة فقط |
| - Bu sefer, bizden üç tane var. | Open Subtitles | هذه المرة، هنالك ثلاثة منّا |
| Bay Harbor çevresinde bu kadar yüksek derecede kirleticinin taşınmasına sebep olabilecek su akıntısına sahip yat limanı sayısı sadece üç... | Open Subtitles | هنالك ثلاثة أحواض سفن قرب مرفأ الخليج لها مجرى مياه محدود قد تسبّب هذه المستويات العالية من هذه الملوّثات المحدّدة... |
| Dünyada böyle köpekleri eğiten sadece üç kişi var. İşin gülünç yanı da o adamlar sadece Flemenkçe komut kullanır. | Open Subtitles | هنالك ثلاثة رجال في العالم يدرّبون كلابًا من هذا النّوع، الشّيء المضحك هو أنّ أولئك الرّجال لا يأمرون الكلاب سوى بالهولنديّة، |
| sadece üç kişiler. | Open Subtitles | هنالك ثلاثة فقط |
| En az üç ya da dört balina var. | Open Subtitles | كان هنالك ثلاثة أو أربعة ذكور كحدٍ ادنى قد عبرت، |
| Hemen harekete geçelim. Sağımda üç kişi var. | Open Subtitles | لنستعدك للتحرك، هنالك ثلاثة على يميني |