| Pekala, motorcu bir çocuk var, biraz yakışıklı biraz da tehlikeli. | Open Subtitles | هنالك فتى الدراجة النارية إنه لطيف و خَطِر نوعاً ما |
| Anne, okulumda J.J. adında şişman bir çocuk var ve çok komik. | Open Subtitles | أمي هنالك فتى سمين في مدرستي يدعى جي جي وهو مضحك |
| Buradaki otelde çalışan güzel bir çocuk var. | Open Subtitles | هنالك فتى جميل يعمل في الفندق هنا. |
| Bir kere sırt çantasında şöyle çıkartma olan bir çocuk vardı: | Open Subtitles | كان هنالك فتى وضع لاصقاً على حقيبة ظهره كُتب عليه: |
| Bir çocuk vardı okulda... | Open Subtitles | حتماً كان هنالك فتى في المدرسة |
| Çocuğun biri arabama çarptı, sağ aynamı kırdı. | Open Subtitles | هنالك فتى قد دعم سيارتي فخلع المنظرة اليمنى كلها |
| Kafeste bir çocuk var. | Open Subtitles | هنالك فتى في القفص. |
| Bu çevreden bir çocuk var, Spyder, basket oynayarak burs kazanmış, duvarı aşmış. | Open Subtitles | هنالك فتى في الحي، (سبايدر) حصل لنفسة على منحة دراسة بلعب كرة السلة وراء الجدار |
| - Kafeste bir çocuk var. | Open Subtitles | - هنالك فتى في القفص. |
| Orada bir çocuk var. | Open Subtitles | هنالك فتى هناك |
| Cornell Üniversitesi'ne giden bir çocuk var. | Open Subtitles | (هنالك فتى في جامعة (كورنيل |
| Lisede bir tane İngiliz çocuk vardı. | Open Subtitles | كان هنالك فتى بريطاني في مدرستي الثانوية الذي كان يناديني بـ "بيق بين" |
| Annie'ye içecek almaya gittim ve orada gitar ve esrarlı bir çocuk vardı. | Open Subtitles | (لقد ذهبت لأُحضر شراب ل(آني وكان هنالك فتى مع جيتار وسجائر |
| Bir çocuk vardı. | Open Subtitles | .كان هنالك فتى |