| Biliyorum, iyiki görmek için burada değil. | Open Subtitles | أعلم هذاشيء جيد لكن هي ليست هنا لترى ذالك |
| Aslında bunu görmek için burada olmalıydı. | Open Subtitles | كان يجب أن تكون هنا لترى هذا |
| Peter, bunu görmek için burada olmana sevindim. | Open Subtitles | (بيتر) أنا سعيدة أنك هنا لترى هذا |
| Bu kadar yolu hala sana kızgın mıyım değil miyim Diye görmeye geldin değil mi? | Open Subtitles | وقطعت كل هذا الطريق إلى هنا لترى إن كنت لا زلت غاضبةً منك؟ |
| Buraya tepkimi görmeye geldin. | Open Subtitles | أتيت إلى هنا لترى إن كنت سأغضب إن قتلت " بيرني " ... |
| Keşke Daisy bunu görmek için burada olsaydı. | Open Subtitles | أتمنى لو كانت (دايزي) هنا لترى هذا |
| Birini mi görmeye geldin? | Open Subtitles | هل أنت... هنا لترى أحدا؟ |
| Kepner'ı görmeye geldin. | Open Subtitles | أنت هنا لترى (كيبنر) مجددا. |
Arabe 
Anglais 
Français 
Espagnol 
Allemand 
Portugais 
Turc 