| Beyaz bir kadına, kendisini Billie Holiday zannettiren şey. | Open Subtitles | إنها تخدعك بأنها تجعل من امرأة بيضاء أخرى شبيهة لبيلى هوليداي |
| Hayır. Holiday Inn'deydim. Her Perşembe swing dansı yapıyorlar. | Open Subtitles | لا أنا ذاهب إلى هوليداي إن نرقص السوينغ أيام الخميس |
| Merhaba! Holiday Inn oteline hoş geldiniz. Size nasıl yardımcı olabilirim? | Open Subtitles | مرحبا بكم في هوليداي إن كيف أستطيع مساعدتكم؟ |
| En iyi dostun Doktor Holliday bu bölgenin en azılı katillerinden biri. | Open Subtitles | صديقك دوك هوليداي أحد أسوأ القتلة في المقاطعة |
| Doktor Holliday, OK Corral'deki silahlı çatışmadan altı yıl sonra Glenwood Springs, Colorado'daki bir sanatoryumda öldü. 36 yaşındaydı. | Open Subtitles | دوك هوليداي توفي بعد ست سنوات من حادثة اطلاق النار في حظيرة كورال |
| Jack Lemmon ile Judy Holliday Everstone'da oynuyor. | Open Subtitles | يُعرض فيلم لجاك ليمون وجودي هوليداي في ايفرستون. |
| Çantalar "Holiday Inn" e gelsin "LaGuardia"ya. Tamam mı ? | Open Subtitles | أحضر الحقائب إلى فندق هوليداي إنن في لاجوارديا |
| Saatlerce pratik yaptıktan sonra, gece geç saatlerde ebeveynlerimin odasından yükselen tango ezgiyleriyle beraber Janis Joplin ve Billie Holiday dinlerdim. | TED | في وقت متأخر من الليل ,بعد ساعات من التدريب كنت استمع الى جانيس جوبلين و بيلي هوليداي و اصوات موسيقى التانغو تزحف من ستيريو والداي |
| Yarın Holiday'deki havuz başı restoranında buluşalım. | Open Subtitles | نتقابل غداً مساءاً بجانب "حوض السباحة في مطعم "هوليداي ان |
| Billie Holiday plaklarınızı buldum, otelinize bıraktırdım. | Open Subtitles | سأرسل سجلات بيلي هوليداي إلى الفندق. |
| İlk Stay Rite, 1965'te Lester Butterfield tarafından inşa edildi Holiday Inns'in gitgide artan lüks ihtiyaçları için. | Open Subtitles | أول فندق "ستاي" بني في 1965 عن طريق لاستر باترفيلد كبديل قليل التكلفة لفنادق هوليداي ان الراقية |
| Billie Holiday akut alkolik olduğundan ve yıllarca kontrolsüz uyuşturucu aldığından öldü. | Open Subtitles | ماتت (بيلي هوليداي) بسبب إدمانها الشديد للكحول, بعد أعوام من إدمان المخدرات |
| Saat yedi ile on arasında Houston Holiday Oteli'ni aramamı ve belli bir odayı sormamı söyledi. | Open Subtitles | أخبرني أن أتصل بفندق "هيوستن هوليداي ان" بين الساعة الـ7 والـ10 وأطلب غرفة محدده |
| Aurora'daki The Holiday Inn Express'in su basıncı iyidir tabii. | Open Subtitles | فندق "هوليداي إن إكسبرس" لديه ضغط مياه جيد أيضًا. |
| Sen Billie Holliday olarak gelmiştin. O zamanlar o kim onu bile bilmiyordum. | Open Subtitles | أقصد ، لم أكن أعرف حتى من كانت بيلي هوليداي |
| Doc Holliday'in yaşayanların arasına döndüğünü bana ne zaman söyleyecektin? | Open Subtitles | عندما كانت تخبرني ستعمل الدكتور هوليداي عاد بين الأحياء؟ |
| Büyük ihtimal Doug Holliday'i bitiren bel soğukluğunu veren kişi oydu. | Open Subtitles | مؤكد أنها من أصابت "دوغ هوليداي" بمرض السيلان الذي قضى عليه |
| Doc Holliday 130 yıllık yaşlı, yabani atını | Open Subtitles | الدكتور هوليداي تم الصعود له 130 سنة الفرس القديم |
| Ölmemi isteyen çok kişi olabilir ama Doc Holliday değil. | Open Subtitles | ربما هناك العديد من الأشخاص يريدون موتي ولكن ليس دوك هوليداي |
| Earp, yanan bir arabadan çıkacak biri varsa o Doc Holliday'dir. | Open Subtitles | ايرب اذا كان هناك احد ينجو من سيارة محترقة سيكون دوك هوليداي |
| - Başkomiser Brass. - Güle güle Bay Halliday. | Open Subtitles | مع السّلامة، السّيد هوليداي. |
| Charlie Holladay'i iyice tanıma fırsatım olmadı... | Open Subtitles | انا لم اعرف تشارلي هوليداي منذ وقت طويل |
| Güney California'da bir tatil köyünün sahibi ve işletmecisi olmak istiyorum. | Open Subtitles | فندق هوليداي ان في جنوب كاليفورنيا صاحبه ومديره |