Ama sorun şu ki sen o 80'lerin glam rock olayına hastasın. | Open Subtitles | لكن المشكلة هو انك معجب بكل هراء أغاني الروك من الثمانينات ذاك... |
Kural şu ki sen benim kardeşimsin ve senin mutlu olmanı istiyorum. | Open Subtitles | المبدأ هو انك اخي وانا اريدك ان تكون سعيد |
Söylediğim şey şu ki, seni lanet maymun sen işe yaramaz lanet olası karbon israfısın. | Open Subtitles | ما أقوله هو انك قرد لعين بأنّك عديم الفائدة نفاية لعينة مع كاربونِ. |
Bana üzücü gelen şey senin hâlâ burada çalışıp mekanımın sularını bulandırıyor olman. | Open Subtitles | الامر المحزن لي هو انك لا تزالين تعملين هنا تعكرين صفو حياتي الجديدة |
Neler olduğunu söyleyememenin nedeni senin de bilmiyor olman. | Open Subtitles | السبب الوحيد لجعلك لاتخبرني بما يجري هو انك لاتعلم بما يجري |
Fakat aslında evli olduğun şişman ihtiyar kadından... artık sıkıldığını söylemeye çalıştığın çok açık. | Open Subtitles | ولكن , من الواضح أنك ما تحاول ان تقوله هو انك مللت فحسب من الدهون , امرأة عجوز التي تزوجتها |
"Kötü haber şu ki, kansersin." "Daha kötü haber şu ki..." | Open Subtitles | الخبر السئ هو, انك مصاب بالسرطان. والمزيد من الأخبار السيئه؟ |
Sorun şu ki eğer bu işi hemen yapmazsak gözünüzü kaybedebilirsiniz. | Open Subtitles | المشكل هو انك يمكن ان تفقد البصر نهائيا اذا لم نقم بذلك فورا. |
Hayır, hayır, hayır. Mesele şu ki çok fazla tepki veriyorsun. | Open Subtitles | لا، لا.لا المقصود هو انك تبالغ في ردة الفعل |
Sonuç şu ki kim olduklarını asla bilmeyeceksin. | Open Subtitles | الدرس هو انك لن تعرف ابدا من يكونون |
Mesele şu ki sen her iki şekilde de yürütebileceğini düşünüyorsun işi her iki türlü de idare edebileceğini düşünüyorsun. | Open Subtitles | الأمر هو انك تعتقدي بأنه يسلك في كلا الطريقين حيث انك تجعليه يعمل بكلا الطريقتين الأمر هو انك تعتقدي بأنه يسلك في كلا الطريقين حيث انك تجعليه يعمل بكلا الطريقتين |
Mesele şu ki, toplantıya hep şunlarla son verdiniz: | Open Subtitles | الشيء هو , انك في الاجتماع كُنْتَ فوق |
Söyleyemediğin gerçek şu ki, açık bir sebepten dolayı çok kızgınsın,Kevin bile baba olabiliyor ama sen olamıyorsun. | Open Subtitles | الذي لاتستطيع الحديث عنه , هو انك غاضب لسبب لا يُمكن تفسيره "كيفين" يُمكنه ان يكون ابً وانت لا |
Benimle Hokkaido'ya gelmeme sebebin, onunla bu işi yapacak olman mıydı? | Open Subtitles | السبب الذى جعلك لا تأتى معى الى هوكايدو هو انك كنت تقومى بهذا معه؟ |
Hayır, en zor kısmı ve herkesin bahsettiği bir anda o varlığı seviyor olman. | Open Subtitles | ,كلا، اصعبجزء،والجميعُيقولونذلك هو انك فجأةً تحب هذا الكائن ، اقصد هذا الطفل الغريب ، أليس كذلك ؟ |
Kıçını ateşe atmamalarının tek nedeni umutsuz bir zavallı olman... | Open Subtitles | ان السبب الوحيد لعد فصلك من العمل حتى الآن هو انك عاجز بشكل مثير للشفقة |
Önemli olan tek şey, bu dünyadaki iki önemli şeyden biri olman olacak. | Open Subtitles | مايهم هو انك ستكون واحدا من اثنين في هذا العالم |
Böyle düşünmenin sebebi bana karşı hiçbir saygının olmaması kararlarıma hiçbir saygının olmaması ve beni hiç ciddiye almıyor olman. | Open Subtitles | سبب اعتقادك هو انك لا تكنين لي أي احترام وكذلك لقراراتي ولا تأخذيني على محمل الجد |
Tek bildiğim, Quinn'i bir kız arkadaşı olarak hak etmeyen bir serseri olduğun. | Open Subtitles | كل مااعرفه هو انك فاسق لا يستحق ان تكون كويك فتاته |
Seninle ilgili edindiğim ilk intibaa sürekli kendini suçlayan bir kadın olduğun. | Open Subtitles | انطباعي الاول عنك هو انك امرأة تلوم نفسها بأستمرار |
Benim bildiğim, annen gibi takıntılı olduğun. | Open Subtitles | ما أعرفه هو انك تصبح مهووس مثل والدتك وهذا أمر لا طائل منه |