| Bunun senin hayatın için olumlu bir dönüm noktası olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | لدي شعور قوي ان هذا هو نقطة تحول ايجابية في حياتك |
| Ve çocuklarımıza temel beslenmeyi sağlamak işin sadece başlangıç noktası. | TED | وتغذية أطفالنا العناصر المغذية الأساسية هو نقطة البداية فقط. |
| Kamuflaj iyi bir başlangıç noktası – ve hayvan aldatmalarının en bilinen örneklerinden biri. | TED | التمويه هو نقطة بداية جيدة وأحد أكثر الأمثلة المعروفة في الحيل الحيوانية. |
| Aslında çok açıktı. Zayıf yönünüz birbirinizsiniz. | Open Subtitles | بينما من الواضح إن الآخر هو نقطة ضعف كليكما |
| Ama bir uçağın alt tarafı kör noktasıdır. | Open Subtitles | لكن أسفل الطائرة المقاتلة هو نقطة لا يمكننا رؤيتها. |
| bu konuda da bir hikaye oluşturmaya çalışacağım ve petrol bunun için uygun bir başlama noktası. | TED | سأحاول جعلها قصة تدور حول الطاقة، والنفط هو نقطة بداية مريحة. |
| Steve şüphesiz grubun dayanak noktası. | Open Subtitles | ومن الواضح أن ستيف هو نقطة ارتساء للفرقة. |
| Adresi bulduk tek ihtiyacımız olan doğru çıkış noktası. | Open Subtitles | لدينا عنوان العودة كل ما نحتاجه هو نقطة اصل صحيحة |
| Demek su cadını tek zayıf noktası? | Open Subtitles | هل تقولا أن الماء هو نقطة ضعف الساحرة الوحيدة؟ |
| Eğer karıncalar buraya doğru geliyorsa enerjinin en çok toplandığı yer çarpışma noktası. | Open Subtitles | ولكن لو أن النمل ينجذب هنا، أكبر تجمع للطاقة هو نقطة الاصطدام |
| Amy Tan'in 1989'daki ilk romanı olan "The Joy Luck Club" eserinde Çin dominosu masasındaki bu toplanma, birbirine bağlı kısa hikâyeler serisinin hareket noktası. | TED | في أول ظهور لرواية "نادي الحظ المبهج" لكاتبتها آمي تان عام 1989، هذا التجمع على طاولة ماجونغ هو نقطة الانطلاق لمجموعة من المقالات الصغيرة المترابطة. |
| Kontrol noktası sensin, değil mi? | Open Subtitles | أنت هو نقطة التحكم، أليس كذلك؟ |
| Burası dönüm noktası. | Open Subtitles | وهذا هو نقطة تحول. |
| Kibir onun zayıf noktası. | Open Subtitles | إن غرور الشيطان هو نقطة ضعفه |
| - Yani egosu onun zayıf noktası. | Open Subtitles | إذاً غروره هو نقطة ضعفه. |
| Bir nevi referans noktası olarak, anahtara gerek var. | Open Subtitles | لكنها تتطلب مفتاحاً، نوعاً ما هو نقطة مرجعيَّـة. "{\fnAdobe Arabic}"تقصد قيمة ثابتة، موافَق عليها من قبل الجميع، لكي تظل مستعملة في كل زمان وكل مكان |
| Senin asil kusurun, Düşes ile ortak yönünüz olan bir zayıflık. | Open Subtitles | شعورك النبيل هو نقطة ضعف متشاركة معك ... والدوقة |
| Bu yaş, kadın için bir dönüm noktasıdır. | Open Subtitles | هذا هو نقطة التحول في حياة المرأة |
| Bakır şeytanın zayıf noktasıdır. | Open Subtitles | أو.. لأن النحاس هو نقطة ضعف الشيطان |
| Çünkü yüzünüz eliniz için çapa atma noktasıdır. | Open Subtitles | لأن وجهك هو نقطة المرساة ليدك |