| Triplette Delbert, Haven'nın siyasi toplantıya katılacağını söylediği için özür dilerim. | Open Subtitles | أعتذر لأن ديلبيرت أخبرك بأن هيفين سيشارك في ذلك الاجتماع السياسي |
| Ayrıca Haven Hamilton da Metro Havaalanına gelecek. | Open Subtitles | وسيتحدث أيضًا هيفين هاميلتون هنا في المطار |
| Haven, o duyduğunuz meşhur Tennessee Walker atlarını yetiştirir. | Open Subtitles | مزرعة هيفين مشهورة في تينيسيهل هل سمعت بها |
| Jaime, git Heaven'ı bul, biz de Kanada'yla savaş durumuna girmeyelim. | Open Subtitles | ! (جيمي) , فقط اوجدي (هيفين) حتي لانتورط في حرب مع(كندا) |
| Kimse "Cennet" isimli bir sokağı yok etmek istemedi. | Open Subtitles | لا أحد يهدف إلى تدمير "شارع مُسمى "هيفين= الجَنّة |
| Hayır, bu şey için... Haven Hamilton'ı tanıdığınıza eminim. | Open Subtitles | إنها ـ ـ، متأكدة من أنك رأيت هيفين هاميلتون |
| - Haven Hamilton. - Memnun oldum Bay Gould. | Open Subtitles | ـ هيفين هاميلتون ـ كيف حالك يا سيد جولد؟ |
| Adım Del Reese ve Haven Hamilton için sahne arkasına gidiyorum. | Open Subtitles | أنا ديل ريسي، وسأعود إلى مجموعة هيفين هاميلتون |
| Size birkaç dakika önce olanlardan bahsetmek istiyorum... tam burada New Haven'da. | Open Subtitles | اسمحوا لي ان اخبركم عن شئ حدث هنا في مدينة نيو هيفين هذه نيو هايفين, اليس كذلك؟ |
| St. Mary Kilisesi, Haven Caddesi, Chiswick, Londra, İngiltere. Dünya. | Open Subtitles | كنيسة سانت ماري في شارع هيفين في تشيزيك في لندن في انجلترا |
| New Haven'dan Boston için saat altı trenine binmişsin. | Open Subtitles | أنت استقليت قطار الساعة السادسة مساءاً من نيو هيفين الى بوسطن في يوم الجمعة |
| - Teşekkür ederim Haven - Fotoğraf için şöyle bak. | Open Subtitles | ـ شكرًا هيفين ـ هناك، للتواقيع |
| Haven bu akşam Grand Ole Opry'de şarkı söyleyecek. | Open Subtitles | سيغني هيفين الليلة في غراند أول أوبري |
| Haven hemen sizinle tanışmak istiyor. Özür dilerim. | Open Subtitles | تعالوا جميعًا يريد هيفين أن يلتقي بكم |
| - Kimin? - Haven. - ...bir sürprizim var. | Open Subtitles | ـ هيفين ـ أود أن أقدم لكم شيئًا |
| St. Mary Kilisesi'ne. Chiswick'de, Haven Caddesi üzerinde. | Open Subtitles | سانت ماري في تشيزيك عند شارع هيفين |
| su anda New Haven'daki evine ulastigina dair haberler aliyoruz. | Open Subtitles | نحن الآن أمام مسكنها في "نيو هيفين" حاليا |
| Heaven'ın babası Bosnalılara silah satmış bu yüzden Sırpları epey sinirlendirmiş. | Open Subtitles | - (والد (هيفين) يبيع اسلحة الي (البوسنيون) الذي يحاربون (الصرب |
| Bu Heaven Von Fleet. | Open Subtitles | (هذه (هيفين فون فيليت |
| Adı Cennet Vadisi ama ne vadide ne de Cennet sayılır. | Open Subtitles | (اسمها (فالي هيفين = جنّة الوادي لكنه ليس في الوادي والمكان ليس بجنّة |
| Burası Cennet Sokağı, yeni evin. | Open Subtitles | إنها منطقة شارع "هيفين"، مكانكِ الجديد. |