Bir şey yakaladıklarını fark ettiler, 750.000 tane daha bastırdılar ve bugün gördüğünüz harita da işte bu. | TED | وأدركوا أنهم كانوا في شيء ما، وطبعوا 750,000 منها، وهذه هي الخريطة التي تراها اليوم. |
harita, Woonan'ın altınlarının tutulduğu adayı gösteriyor. | Open Subtitles | وهذه هي الخريطة والتي تحدد مكان جبل الذهب |
harita o küre. İskender onu Ay Tapınağı'na sakladı. | Open Subtitles | الكرة هي الخريطة, مخبأة في معبد لونا من قبل الاسكندر. |
Tamam, eğer haritaysa dairemi karıştıran adamlar Kral Süleyman'ın hazinesini arıyorlardı. | Open Subtitles | حسنا؛ إذا كانت تلك هي الخريطة فأن الرجال الذين كانوا في شقتي كانوا يبحثون في الحقيقة عن كنوز الملك سليمان |
Jerry, eğer tablo haritaysa neden müzeye gidip, telefonunu cebinden çıkarıp lanet olası tablonun fotoğrafını çekmiyorsun? | Open Subtitles | (جيري), إذا كانت اللوحة هي الخريطة لما لم يذهب للمتحف فحسب .. ويخرج هاتفه |
Bu sizin üzerinde çalıştığınız harita. | Open Subtitles | ما الذي حصل لك؟ هذه هي الخريطة يا رفاق وقد تم العمل من. |
Gerçek harita o. Sahtesi yok geri zekâlı. | Open Subtitles | هذه هي الخريطة الحقيقية لا وجود للمزيفة يا مغفّل |
Evrenin gerçekte nasıl göründüğünün evrenin ana bileşenlerinin ne olduğunu gösteren ilk 3 boyutlu harita. | Open Subtitles | لأول مرة هذه هي الخريطة في نسختها الثلاثية الأبعاد لما يبدو عليه الكون في الحقيقة لأساس معمارية الكون |
İhtiyacımız olan ilk şey, çıkış yollarını ve korumaların yerleşimlerini gösteren bir harita. | Open Subtitles | حسناً، أول شئ نحتاجه هي الخريطة لنعرف مكان المخارج ومكان الحرّاس |
Tabii bir hazine haritası çizecek vakitleri yoktu o yüzden tabloyu harita haline getirdiler. | Open Subtitles | إلا أنهم لم يكن لديهم الوقت ليرسموا خريطة الكنز لذلك بدلاً عن رسم الخريطة جعلوا هذه اللوحة هي الخريطة |
Okuyabilseniz adı "kimsenin okuyamadığı harita" olmazdı. | Open Subtitles | إذا كنت تستطيع قراءتها ولن تكون الخريطة هي الخريطة التي لا يمكن لأحد أن يقرأها. |
Hiç kimsenin okuyamadığı harita bu. | Open Subtitles | هذه هي الخريطة التي لا يمكن لأحد أن يقرأها. |
Bu, uydu resimlerinden ortaya çıkarılan bir harita, eğer en başta göstermiş olduğum slayttaki dünya etrafında dönen ve gece dünyanın nasıl göründüğünü gösteren resimleri üreten uyduyu hatırlarsanız. | TED | هذه هي الخريطة الناتجة عن صور التقطتها الأقمار الصناعية، إذا كنت تذكر تلك الأقمار الصناعية التي تدور حول الأرض في الشريحة الأولى التي عرضتها، ومعطية صورة عن الهيئة التي تبدو عليها الأرض ليلاً. |
Bunu haritada göremezsiniz ama bu harita kitabımın ikinci kısmında hikayenin merkezi haline geliyor. | TED | بالطبع ليس بوسعكم التطلع إليها على هذه الخارطة, ولكن هذه هي الخريطة التي تتحول فيما بعد نوعاً ما إلى نقطة محورية في الجزء الثاني من كتابي. |
Bu annemin bıraktığı harita. | Open Subtitles | هذه هي الخريطة التي تركتها لنا أمّي. |
Pekâlâ. İhtiyacımız olan ilk şey, çıkış yollarını ve korumaların yerleşimlerini gösteren bir harita. | Open Subtitles | حسناً، أول شئ نحتاجه هي الخريطة |
Bu da evimizi çizdiğin harita. | Open Subtitles | هذه هي الخريطة التي رسمتيها لمنزلنا. |