"هي الشئ" - Traduction Arabe en Turc

    • şey
        
    Ama iki gündür duyduğum tek şey bu çılgın mesaj. Open Subtitles تلك الرسالة المجنونة هي الشئ الوحيد الذي تلقيته طوال يومين
    Belki de yakınlığımız bu güzel evlilik tarafından güçlenen tek şey olmaz. Open Subtitles كي لا تكون القرابة هي الشئ الوحيد الذي يوثق هذا الزواج المفرح
    Evet ama bu iş beni akıllı tutan tek şey. Open Subtitles أجل، حسناً، هذه الوظيفة هي الشئ الوحيد الذي يبقيني عاقلاً.
    Kulağa çok basit gelebilir ama öz güven önemini azımsadığımız bir şey. TED قد يبدو الأمر بسيطاً إلا أن الثقة هي الشئ الذي نقلل من أهميته
    Elliot burda aklımı kaçırmamı engelleyen tek şey. Open Subtitles ايليوت هي الشئ الوحيد الذي لم يجعلني افقد عقلي
    Onu temize çıkaracak tek şey, anıları. Open Subtitles وذاكرتها هي الشئ الوحيد القادر على تبرئتها
    Siz yavrucakların tek bildiği şey, para verip sikişmek. Tamam mı? Open Subtitles النقود الملعونة هي الشئ الوحيد الذي تفهمونه أليس كذلك
    Yıl boyunca yaptığımız tek lüks şey bu. Open Subtitles هذه الحفله هي الشئ الوحيد التي نقيمها بشكل صحيح
    Felâketlerle başa çıkma kabiliyeti gerçekten Dünya'ya özgü bir şey. Open Subtitles هذه القدرة على التعامل مع الكوارث هي الشئ الفريد حقاً حول الأرض.
    Zor durumlarda kafamı dağıtan tek şey İsveç pornolarıydı. Open Subtitles الإبآحية السويدية هي الشئ الوحيد .. ـ الذي جعل تفكيري يتناسى ، تشارلي حينما كنت في ذلك الجحيم
    Bazen beni hayata bağlayan tek şey, onlardı. Open Subtitles أحياناً، كانت تلك الخطابات هي الشئ الوحيد الذي يجعلني أتحمّل الوضع
    Seni güvende tutacak tek şey senin gücün. Open Subtitles حتى الناس الذين يدعون انفسهم اصدقاء القوة هي الشئ الوحيد التي يمكن ان تبقيكِ في امان
    Demokrasiye zarar veren şeyin, seçim yarışları ve oy kapmak olduğu ortaya çıktı. Diğer tarafta, mali yönetim, kaynak patlamaları için iyi bir şey. TED وقد تبيّن أن المنافسة الإنتخابية هي الشئ الذي يحدث الضرر بالديموقراطية، بينما الضوابط و التوازنات القوية تجعل طفرات الموارد جيدة.
    Konu, daha büyük, daha kapsayıcı bir şey değil. TED والقضية ليست هي الشئ الأكبر المهيمن.
    Bu, paylaştığımız tek şey. Open Subtitles هذه هي الشئ الوحيد الذي شاركته
    Herkes her maça gidiyor. Basketbol bu çocukların sahip olduğu tek şey. Carter'ın buraya gelip bunu ellerinden almasına izin mi vereceğiz? Open Subtitles الكل يذهب لجميع المباريات ، كرة السلة هي الشئ الوحيد الذي يمتلكه هؤلاء الشباب هل سنترك "كارتر" يتدخل ويحرمهم من هذا؟
    Hayattaki tek mutlak şey, ailedir. Open Subtitles العائلة هي الشئ الوحيد المؤكد في الحياة
    O yüzden, umarım verdiğin tek şey bu resimdir. Open Subtitles وامل ان هذه هي الشئ الوحيد الذي اعطيتيه
    Onlara zarar verebilen tek şey gümüştür. Open Subtitles الفضة هي الشئ الوحيد الذي يمكن أذيتهم
    Allah aşkına ya, burada bizi mutlu eden tek şey şu kahve. Open Subtitles بحق الله! القهوة هي الشئ الوحيد الذي نستمتع به هنا

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus