Kendimi daha net bir şekilde görebiliyorum da ve istediğim şeyin makul olarak istenebilecek olandan daha fazlası olduğunu anlayabiliyorum. | TED | ولكن يمكن أن أرى نفسي بوضوح أكثر، وأستطيع أن أعترف بأن ما أريده في بعض الأحيان هو أكثر من المعقول. |
Ve bir kadın olarak sana bunun nasıl bir etki bıraktığını görebiliyorum. | Open Subtitles | وأستطيع أن أرى كيف أن هذا أدّى ببعض الأضرار الجانبية لكِ كإمرأة |
Ne dediklerini duyabiliyorum ve ayaklarını görebiliyorum. | TED | أستطيع أن أسمع ما يقولونه وأستطيع أن أرى أقدامهم. |
Ve size hiç bir çelişki olmadan, bu olayın dünyanın başka hiç bir yerinde olmadığını söyleyebilirim. | TED | وأستطيع أن أقول لكم من دون خوف من التناقض هذا لم يحدث في أي مكان آخر على هذا الكوكب. |
Sana bu çocukların çok iyi durumda olduklarını söyleyebilirim. | Open Subtitles | وأستطيع أن أخبرك هؤلاء الأطفال مناسبون لبعضهم جداً |
Bugün bana üçüncü kez tesekkür ediyorsun... ve artik minnettarliginin fazla geldigini söyleyebilirim. | Open Subtitles | إنهال المرة الثالثة التي تشكرني بها في هذا اليوم وأستطيع أن أقول بصراحة بأنني محتد من امتنانك |
Ve kesin olarak görebiliyorum ki bu ev sizin hayırseverliğinize... müracaat edilerek yönetiliyor. | Open Subtitles | وأستطيع أن أقول لك بأنني ممكن أن أدير المنزل بدون إحسانك |
Ve ayrıca... üç farklı tür kedi görebiliyorum. | Open Subtitles | التي تعطى للأطفال الذين تقل أعمارهم عن 6 وأستطيع أن أرى بوضوح ثلاثة أنواع متميزة من شعر القطط |
Buradan anıtı da görebiliyorum. | Open Subtitles | وأستطيع أن أرى شارع الأمراء حتي طريق النصب التذكاري |
Ama insanları tanıyorum ve benden uzaklaşmaya başladığını görebiliyorum. | Open Subtitles | ولكن أعرف طبيعة الناس وأستطيع أن أرى أنك على وشك إعطاء ظهرك لي |
Beş uzun yıl ve tek yapmam gereken gözlerimi kapatmak ve Reed'in eğri büğrü yüzünü görebiliyorum. | Open Subtitles | خمس سنوات طويلة، وكل ما يتعين القيام به وأغمض عيني، وأستطيع أن أرى وجهه الملتوية. |
Alex'in sadece bir ajandan öte olduğunu da görebiliyorum. | Open Subtitles | وأستطيع أن أرى أيضا أن أليكس ما هو أكثر من مجرد واحد عملائك |
Senin bir iş adamı olduğunu görebiliyorum. | Open Subtitles | وأستطيع أن أرى أنك رجل أعمال، أليس كذلك؟ |
Ve yeni aldığın parayla ne yapacağını bilmediğini söyleyebilirim. | Open Subtitles | وأستطيع أن اقول بأنك لا تعلم ماذا ستعمل بمالك الجديد |
Şunu söyleyebilirim, dünya dışı bir şey. | Open Subtitles | وأستطيع أن أقول: إنها فعلاً من خارج هذا العالم. |
3 yaşımdan beri her Noel Fındıkkıranı izlemiş biri olarak bunu kesinlikle söyleyebilirim. | Open Subtitles | أستمع الى هذه الأغنية في كل عيد منذ كنت في الثالثه وأستطيع أن أقول ذلك بكل ثقه |
Ölümden sonraki hayatla ilgili alışılmamış inançlarım olabilir, ama sana şunu söyleyebilirim ki, seni bırakmaya hiç niyetim yok. | Open Subtitles | لعلّني أؤمن بمعتقدات ،غير تقليدية عن الآخرة وأستطيع أن اقول لك في هذه الأثناء أنّه ليس لديّ أيّ نيّة في ترككِ |
Sistemde aranabilecek yeterlilikte değil ama bana şüpheliye ait bir örnek getirirseniz uyup uymadığını söyleyebilirim. | Open Subtitles | ليس كافياً للبحث فيه، لكن أحضري لي بصمة لمُشتبه به، وأستطيع أن أخبركِ لو كانت مُتطابقة. |
Artık aktif görevde olmadığımı söyleyebilirim. Bu sayede tamamen onun yanında olurum. | Open Subtitles | أعنى، يمكننى القول أننى أصبحت خارج الخدمة وأستطيع أن أعمل لديه 24 ساعة فى اليوم |
Ve size bunu emin bi şekilde söyleyebilirim ki kendisi çok iyi bir yalancıdır. | Open Subtitles | وأستطيع أن أؤكد لك أنه في الواقع كاذب ماهر |