| Avustralya bu böcek türünü korumak için şişeleri değiştirmek zorunda kaldı. | TED | وأضطرت استراليا لتغيير القناني لحفظ النوع |
| 16'sına geldiğinde, savaş patlak verdi ve okuldan ayrılmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | وعندما كنت بسن 16، أندلعت الحرب وأضطرت أن ترك المدرسة. |
| Ama benim elim o kadar terledi ki bırakmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | لكن يدي تعرقت بشدة وأضطرت هي لتركها |
| Geçen yıl, Jenny Young o kadar dışlandı ki taşınmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | والعام المنصرم تم تجميد (جيني) بسوء وأضطرت للإنتقال |
| Eski karımın dün gece acil bir işi çıkmış o yüzden Nikki'yi bana bırakmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | زوجتي السابقة حصل لها حالة طارئة أمس وأضطرت لوضع (نيكي)ِ لدي |