| Yağlı, su geçirmez bir kürkleri ve kısmen perdeli ayakları vardır. | Open Subtitles | فهى لها فراء زيتى مقاوم للماء وأقدام غشائية إلى حداً ما |
| Melody, Zagat dergisi için otel eleştirmenliği yapıyor, yeşil gözleri, sevenler için mükemmel ayakları var. | Open Subtitles | ميلودي تعمل كمدققة فنادق لشركة زاغات لديها أعين خضراء وأقدام رائعة إن كن مهتم بذلك |
| Şimdi izin verirsen, 17 numaraları kokteylin sahibinin yatı ve kocaman ayakları var. | Open Subtitles | الآن إذا سمحت لي، عود الشراب رقم 17 لديه يخت وأقدام عملاقة. |
| Çocuğun ellerini ve ayaklarını bağlayan şu ip ağır sanayi bir nakış ipi. | Open Subtitles | الخيوط التي تربط أيدي وأقدام الولدَ؟ هو خيط تطريز صناعي ثقيل جداً |
| Kardeşlerinin ellerini ve ayaklarını kesip babasını zindana attı. | Open Subtitles | يقطع أيدي وأقدام إخوته. و يسجن أباه. |
| - Sadece silah ve ayaklar gördüğünü söylüyor. | Open Subtitles | -تقول أن كل ما رآته عبارة عن أسلحة وأقدام |
| Bu misyonerlerin ayakları keskin taşlarla yarılıyordu. | Open Subtitles | وأقدام هؤلاء المبشرين تشققت من الصخور الحادة. |
| Sorun değil, elleri ayakları filan da var, biliyorsunuz. | Open Subtitles | هذا جيد .. ان لديهم أيادى وأقدام ... انتى تعرفى |
| Çünkü harika bir oyun görüşü ve harika ayakları var. | Open Subtitles | لأن لديه نظرة رائعة وأقدام رائعة |
| "Madde 1.Bütün solgun İngilizlerin büyük kulakları ve ördek ayakları olsun". | Open Subtitles | : فقرة رقم واحد ... كل الرجال الأنجليز البيض كل الرجال الأنجليز البيض يحصلون" "على أذان كبيرة وأقدام عريضة؟ |
| Bu yüzden bu iş için tavuk kemiği ve kaz ayaklarını kullanırız. | Open Subtitles | هذا حيث توجد عظام الدجاج وأقدام الأوز |