| Gerçekliğimizi etkileyen, o gerçekten önemli ve güçlü olduğumuz hissini bize verir. | TED | تمنحنا شعور حقيقي جدًا لنكون مهمين وأقوياء من أجل التأثير على واقعنا. |
| Kim aklını ve vücudunu onunla bütünleştirebilirse büyük ve güçlü biri olur. | Open Subtitles | الأشخاص الذيت يستطيعون ان يدمجون عقولهم وأجسادهم بالأسلحه سيكونون أشخاص عظيمين وأقوياء |
| Ailemle tekrar buluştum.Genç ve güçlü bırakmıştım. | Open Subtitles | التقيت بوالدي مرة اخرى تركتهم صغار وأقوياء |
| Çok hızlı ve güçlüler, fırtınayı taşıyorlar. | Open Subtitles | سريعون وأقوياء جدًا إنهم يمتطون العاصفة |
| İkimizde çok büyük ve güçlüyüz | Open Subtitles | نحن كبار وأقوياء جداً |
| uzunca ve kuvvetli. | Open Subtitles | طوال وأقوياء |
| Her gün işe gelin ve yaptığınız işte adil ve güçlü olun, şüpheye düşmeyin. | Open Subtitles | احضروا الي عملكم كل يوم، وكونوا عادلين وأقوياء في ما تفعلون، ولا تهتزوا |
| Çok güzeller. Ve büyüyüp, anneleri gibi kocaman ve güçlü olacaklar. | Open Subtitles | -إنهم وسماء ويكبرون ويصبحون ضخماء وأقوياء كأمهم |
| Bunun, bizi genç ve güçlü tutacağını söylediler. | Open Subtitles | أخبرونا بأنها ستبقينا شباب وأقوياء |
| İncil'de Joshua der ki "Cesur ve güçlü ol!" | Open Subtitles | ،في الإنجيل، (يوشع) يخبرنا كونوا جريئين وأقوياء" |
| Canavarlar büyük ve güçlü olur. | Open Subtitles | لا ، الوحوش ضخام وأقوياء |
| Yani çok saf ve güçlü. | Open Subtitles | لهذا هم أنقياء وأقوياء للغاية |
| Gururlu ve güçlü kişilerdi. | Open Subtitles | كانا شخصان فخوران وأقوياء |
| Solomon ve arkadaşları epey azimli ve güçlüler. | Open Subtitles | إن (سولومون) وأصدقائه مُتحفزين للغاية وأقوياء جداً |
| Solomon ve arkadaşları, oldukça azimli ve güçlüler. | Open Subtitles | إن (سولومون) وأصدقائه مُتحمسين وأقوياء للغاية |
| Cesur ve güçlüyüz. | Open Subtitles | نحن شجعان وأقوياء |
| Çünkü biz iyiyiz ve güçlüyüz! | Open Subtitles | لأننا صالحون وأقوياء! |