| Maggie Paris'te, Brüksel'de, Amsterdam'da dövüştü ve hep Makuşlaydı. | Open Subtitles | قاتله في باريس وأمستردام وغيرها من الاماكن كان دائما موكوشلا |
| Maggie; Edinburgh, Paris, Brüksel ve Amsterdam'da dövüştü. | Open Subtitles | ماجي قاتلت في إيديبروج، باريس بروكسل وأمستردام |
| Şuradaki çocuk kadarken Amsterdam ve New York'ta sahneye çıkmıştım. | Open Subtitles | عندما كنتُ بعمر ذلك الطفل عزفتُ في نيويورك وأمستردام |
| Londra, Amsterdam ve Barselona'ya gidebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك الذهاب إلى لندن وأمستردام و برشلونه |
| Londra, Glasgow ve Amsterdam ise döngüsel şehir tasarımında başı çekiyor. Bu şehirlerde, kentsel bir sürecin atığı, bir sonraki süreci besleyebiliyor. | TED | بينما مدن مثل لندن وغلاسكو وأمستردام رائدة في تصميم المدن الدائرية، لإيجاد طرق لتحويل مخلفات نشاط حضري إلى غذاء للنشاط التالي. |
| Paris, Prag, Brüksel, Amsterdam, Oslo, Belgrad ve Atina'daki gizli faaliyetlerinin liderini biliyorsunuz... | Open Subtitles | تعرف زعماء المقاومة في باريس وبراغ وبروكسيل وأمستردام وأوسلووأثينا... |
| Paris, Prag, Brüksel, Amsterdam, Oslo, Belgrad ve Atina'daki gizli faaliyetlerinin liderini biliyorsunuz... | Open Subtitles | تعرف زعماء المقاومة في باريس وبراغ وبروكسيل وأمستردام وأوسلووأثينا... |