| Bunu da seviyorum çünkü bu da konumuzla ilgili. | TED | وأنا أحب هذه، لأنها أيضاً ما نحن بصدده. |
| Bence sen çok iyisin ve seninle vakit geçirmek hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | حسناً .. أنا أعتقد أنكِ لطيفة وأنا أحب قضاء الوقت معك |
| Üstelik ünlülerin sevdiği şeyleri daha çok severim. | Open Subtitles | وأنا أحب الأشياء أكثر عندما أجد المشاهير يحبونها أيضًا |
| Ama ben Birleşik Devletler Şiir Elçisi'yken -- bunu söylemeye bayılıyorum. | TED | ولكن عندما كنت شاعر البلاط في الأمم المتحده وأنا أحب قول ذلك. |
| Oh ve şu pantolona bayıldım, ne bunlar, 36 beden mi? | Open Subtitles | وأنا أحب هذه البناطيل وماهو مقاسها؟ ثلاثه |
| Annemle hayvanat bahçesine gittik, ve orayı çok sevdim. | Open Subtitles | أخذتني أمي لحديقة الحيوانات وأنا أحب الحديقة |
| Adamım, Amerika'yı seviyorum. | Open Subtitles | الرجل، وأنا أحب أمريكا. |
| Biraz işemem gerek ve bu yorganı gerçekten çok seviyorum. | Open Subtitles | لأني سأضطر للتبول قليلًا وأنا أحب غطاء السرير هذا جدًا |
| O kızı da seviyorum. Yoşida'yı parçalara ayırmak istiyorum. | Open Subtitles | وأنا أحب تلك الفتاة أنا أود أن أقطع بعض الأجزاء لتشريح يوشيدا |
| Evet, doğrusu benim ailem bu şehirde ve ben bu şehri seviyorum, klinikte çalışmayı da seviyorum çünkü orada çok tatlı bir doktor var. | Open Subtitles | نعم، حسنا، الحقيقة هي أن عائلتي هنا، أليس كذلك، وأنا أحب هذه المدينة وأنا أحب العمل في العيادة لأنه لا يوجد هذا الطبيب لطيف الذي يعمل هناك. |
| Burayı da seviyorum. | Open Subtitles | وأنا أحب المكان هنا |
| Belki de öyle bir ada olduğumu düşünmek hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | وأنا أحب أن أفكر أني قد أكون هذا النوع من الجزر |
| Ginayla dışardaydım ve onunla takılmak hoşuma gidiyor, | Open Subtitles | ،كُنت في الخارج مع جينا وأنا أحب قضاء الوقت معها |
| Farkı görebilmek hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | وأنا أحب أن ألاحظ الفرق بين الحقيقية والكاذبة |
| Nasıl çözdünüz? Kütüphaneden edindiğim kitaplarla, ayrıca bulmacaları çok severim. | Open Subtitles | أوه، فقط الكثير من الكتب من المكتبة وأنا أحب الألغاز، لذا أنا فقط... |
| Mr. Monk,aile filmlerini çok severim. | Open Subtitles | السيد مونك، وأنا أحب الأفلام المنزلية. |
| Nefret ettiğim şeye sekste bayılıyorum. | Open Subtitles | هذا ما أكره في الحياة، وأنا أحب ممارسة الجنس؟ |
| Sen tıpkı moda ikonu gibisin. bayıldım, harika. | Open Subtitles | أنت تواكب الملابس العصرية وأنا أحب هذا النوع |
| 18 yaşımdayken görücü usülü evlendim ve karımı her geçen gün daha çok sevdim. Doğru söylüyor. | Open Subtitles | عندما كنت بسن 18 ، حصلت على زفاف مخطط مسبقاً وأنا أحب زوجتي أكثر يوماً بعد يوم |
| Amerika'yı seviyorum. | Open Subtitles | -God، وأنا أحب الولايات المتحدة. |
| Şu fikri şahsen çok seviyorum, çünkü mimarlık sadece çözümlerle ilgili değil, bilinci artırmak ile ilgilidir. | TED | وأنا أحب هذه بوجه الخصوص, لأن الفكرة وراء الهندسة المعمارية هي ليست فقط إيجاد الحلول، بل أيضا التوعية. |
| Bir arkadaş olarak gelmeyi çok isterdim ama Nick bu haftasonu şehre geliyor. | Open Subtitles | وأنا أحب ذلك، باعتباره أمرا خاص بالأصدقاء ولكن، كما ترى .... الأمر هو |
| Burada yaşayan sakinlerimize ve diğer hemşirelere karşı davranışlarını gözlemledim ve gördüklerim çok hoşuma gitti. | Open Subtitles | راقبت عملك مع النزلاء ومع مساعدي التمريض الآخرين وأنا أحب ما أرى |
| Yalnızca kocamın beni övmesi hoşuma gider. | Open Subtitles | وأنا أحب أن يشيد بك الجميع |
| Bu alıntıyı seviyorum, çünkü bence ölüler muhabbetin dışında kalmamalılar. | TED | وأنا أحب الاقتباس لأني أعتقد بأنه علينا ألا نقصي الأشخاص الذين سبقونا من الحوار. |