| Bu da bir şey , bukadar sıkı çalıştığınız ve biliyorum ki bu her zaman istediğiniz şey . | Open Subtitles | هذا ما كنتما تعملان بجدّ له وأنا أعرف أن هذا ما أردتماه دائماً |
| O adama asılıyor ve biliyorum ki çok güzel ve genç bir kız arkadaşı var. | Open Subtitles | ،إنها تغازل ذلك الرجل .. وأنا أعرف أن لديه حبيبة جميلة جداً وصغيرة جداً |
| ve biliyorum ki Scott yapamıyor. | Open Subtitles | وأنا أعرف أن "سكوت" لايمكنه هذا |
| Dünyanın geri kalanının ona taptığını ve onu ne kadar özlediğini biliyorum. | Open Subtitles | وأنا أعرف أن بقية ...العالم يعشقه ويشتاق إليه... ...والآن وقد مات |
| Dünyanın geri kalanının ona taptığını ve onu ne kadar özlediğini biliyorum. | Open Subtitles | وأنا أعرف أن بقية ...العالم يعشقه ويشتاق إليه... ...والآن وقد مات |
| Her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu biliyorum ve gövdemi baştan aşağıya geçen bu yaranın bir depremin kalıntıları olduğunu. | TED | وأنا أعرف أن كل شيء متصل، والندب التي إمتد على طول الجذع من بلدي هي من علامات وقوع الزلزال. |
| Onun en iyi arkadaşının, şirketindeki Diane Lockhart olduğunu biliyorum, ...ve bunu yapması için senden de ondan bunu isteyebileceğini umuyorum. | Open Subtitles | وأنا أعرف أن أعز صديقاتها هي دايان لوكهارت من شركتك وكنت آمل أن تطلب منها أن.. |
| ve biliyorum ki Wayneler, hâlâ hayatta olsaydı bugün başardığımız şey ile gurur duyarlardı. | Open Subtitles | وأنا أعرف أن آل (واين) لو كانا لا يزالان على قيد الحياة كانا ليفخرا بما تمكنّا من إنجازه اليوم |
| Seyirciler arasında bu noktada şüphe duyan birileri olduğunu biliyorum ve belki "Ama, Naomi. Tyra. Joan Smalls. Liu Wen" diyecek bazı moda tutkunları var. | TED | وأنا أعرف أن هناك أشخاص في الحضور من المتشككين عند هذه النقطة، وربما هناك بعض العاملين في الموضة الذين هم، مثل، "انتظري. نعومي. تايرا. جوان سمول. ليو ون. " |